Muhammed Masum hazretleri “kuddise sirruh” zamanında, Ekberabad ÅŸehrinde bir Veli zat hastalandı birden.
Vefat edeceÄŸini anlayınca, talebesinden kardeÅŸinin oÄŸlunu çağırıp;
- Benim dünyadan ayrılma vaktim yaklaÅŸtı. Ama senin iÅŸin hallolmadı henüz. Bir Veli’nin yanında yetiÅŸmen gerekiyor, dedi.
Ve ekledi:
- Ben ölünce, Serhend’de, Muhammed Masum adındaki Veli’nin sohbetine katıl. Ama görürüm ki, bu, hemen olmayacak.
YeÄŸeni merak etti:
- Ne zaman olur amcacığım?
- Ancak oniki sene sonra.
Bu vasiyeti yapıp, vefat etti peşinden.
Nihayet geldin mi?
İyi de kendisi Ekberabad ÅŸehrinde oturuyor, Muhammed Masum hazretleri ise Serhend’de bulunuyordu.
On iki sene zor geçti onun için.
O zata gitmek için sabırsızlanıyordu.
Müddet bitince koÅŸtu Serhend ÅŸehrine.
Ahaliye sorup öÄŸrendi dergahını.
Ve bir sabah içeri girip oturuverdi bir köÅŸeye.
Onu görünce sevgisi doldu kalbine.
Sohbetinden büyük lezzet aldı.
Muhammed Masum hazretleri “rahmetullahi aleyh”, sohbet sonunda ona doÄŸru bakarak;
- Nihayet geldin mi? buyurdu.
Anladı kendisine hitab ettiğini.
- Evet efendim, geldim, dedi.
- Aferin. Amcanın oniki yıl önceki vasiyetini yerine getirdin. Ben de seni bekliyordum. HoÅŸ geldin oÄŸlum, buyurdu.
O dergahta kısa zamanda yetişip Evliya arasına girdi o da
Dininizi öÄŸrenin!
Bu zat, bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, çocukları, gençleri görüyor, çok üzülüyorum, buyurdu.
- Niçin efendim? dediler.
- Çünkü İslamiyet’i öÄŸrenmek için bir gayretleri yok, buyurdu. Dinlerini bilmiyorlar.
Ve ekledi:
- Halbuki büyüklerimiz; “Dinini bilmeyenin, dini yoktur” buyuruyor, Allah korusun.
|