İmam-ı Rabbani hazretleri “kuddise sirruh”, İslam âlimlerinin gözbebeÄŸidir.
Hindistan’da yetiÅŸip, büyük Evliya oldu.
İkinci bin yılının yenileyicisidir.
Bu sebeple Müceddid-i elf-i sani denilir kendisine.
Hazret-i Ömer’in “radıyallahü anh” soyundan geldiÄŸi için de Faruki lakabını almıştır.
Üzülmeyin, iyileÅŸir
Henüz çocukken ağır bir hastalığa yakalanmıştı.
Neredeyse ümit kesilmiÅŸti hayatından.
Okuyup dua etsin diye, büyük Velilerden Åžah Kemal-i Kihteli hazretlerine “rahmetullahi aleyh” götürdüler.
O zat çocuÄŸu görür görmez;
- Üzülmeyin, buyurdu. Bu çocuk yaşıyacak ve büyüdüÄŸünde büyük bir âlim olup, cümle alemi ilminin nuruyla dolduracak.
Gerçekten sıhhate kavuÅŸtu tez zamanda.
Tahsilini bitirdiÄŸinde, yaşı onyediydi henüz.
Görünce âşık oldu
İmam-ı Rabbani hazretleri “rahmetullahi aleyh” bir grup talebesiyle Hac için yola çıktılar.
Delhi’ye varınca mola verdiler.
O zamanlar Delhi’de, Muhammed Baki Billah “kuddise sirruh” hazretleri vardı.
Ama İmam-ı Rabbani hazretleri, henüz tanımıyordu bu mübarek Veli’yi.
Talebesinden biri tanıyormuş meğer.
Onun ricasıyla ziyaretine gittiler bu zatın.
İmam-ı Rabbani hazretleri, Baki Billah hazretlerini görür görmez hemen âşık oldu.
Öyle baÄŸlandı ve öyle çok sevdi ki, Kâbe yolundan bile alıkoydu bu sevgi kendisini.
Onun himmetiyle bütün kemalata kavuÅŸtu.
Ve iki ay içinde mutlak icazet aldı.
|