Resulullah efendimizin “aleyhisselam” vefatından bin sene geçince, Allahü teâlâ Hindistan’da İmam-ı Rabbani hazretlerini “rahmetullahi aleyh” yarattı.
İnsanlar Onun sayesinde hidayete geldi.
İslam düÅŸmanları, kaçacak yer aradılar Onun zamanında.
Ancak bazı sapıklar vardı.
Onlar, iftira edip, zamanın sultanına ÅŸikâyet ettiler kendisini.
Devrin hükümdarı, Selim Cihangir Han idi.
Araştırmadan, inandı bu yalanlara.
OÄŸlu Åžah Cihana emredip;
- Onu, bütün talebesiyle birlikte bana getir! diye emretti.
Niyeti, öldürmekti hemen.
Babama secde edersen
Åžah Cihan, yanına bir müftü aldı.
Birlikte geldiler hazret-i İmama.
Åžah Cihan;
- EÄŸer babama secde edersen, seni, öldürülmekten kurtarırım, dedi.
Ancak kabul etmedi büyük Veli.
Sebep olarak;
- Bu fetva, ancak zaruret zamanında caiz olur, buyurdu.
Ve talebeden kimseyi yanına almadan gitti hükümdara.
Yalnız başına.
Ve hiç korkmadan.
Sultan serbest bırakacaktı
Kendini müdafaa hususunda öyle güzel cevaplar verdi ki, sultan hayran oldu.
Ve serbest bırakmayı düÅŸündü hemen.
Ancak fitneciler boş durmadı.
Hükümdarı tazyike baÅŸladılar.
- Bu kiÅŸinin bir hayli adamı var. Serbest bırakırsanız, bir isyan çıkarabilirler, dediler.
Sultan, aldandı yine fitnecilere.
Ve Guvalyar kalesine hapsetti büyük İmamı.
Fakat büyük İmam, orada sultana dua ediyor hep.
Talebesine de;
- Siz de dua edin! diyordu.
|