Abdullah Hayderi ki, büyük alimlerdendir
Söz ve nasihatları, kalblere hayat verir.
Derdi ki: (Müslümanın, büküktür boynu daim.
Der ki, bu günahlarla ne olur benim halim?
Onun, Rabbine karşı mahcuptur gönlü her an.
Allah korkusu ile kaçınır her günahtan.
O, iyi iÅŸlerini unutur tamamiyle.
Lakin günahlarını unutmaz bir an bile.)
Bir gün de buyurdu ki: (Saadete kavuÅŸmak,
Bu nefis engelini aÅŸmakla olur ancak.
Müslüman, zaman zaman demeli ki nefsine:
Senelerdir uydun hep heva ve hevesine.
Ey nefsim, keyfin için münasip ne ki buldun,
Kullandın fütursuzca, yedin içtin, uyudun.
Bunca yıl tatmin ettin her istek ve arzunu.
Åžimdi, kesin olarak terk edeceksin bunu.
Kötü arzularının terk edip herbirini,
Artık hep ibadete vereceksin kendini.
Zira ben bilirim ki, sen ahmağın birisin.
Hep ateÅŸe götüren iÅŸlerin talibisin.
Ne yapsan, hep pişmanlık olur neticesinde.
Bıraksam, yanacaksın Cehennem ateşinde.
Öyleyse beri gel ki ÅŸu günah eÅŸiÄŸinden,
Kurtulasın mahşerde Cehennem ateşinden.)
Bir gün de buyurdu ki: (Tövbe edin muhakkak.
Zira tövbe edeni, affeder cenâb-ı Hak.
Tövbeyi, sırf günahta lazım bilme kendine.
İbadet yapınca da lazımdır tövbe yine.
İbadeti beğenmek, olur gurur ve kibir.
Bu dahi günah olup, tövbeyi gerektirir.
Bir âlim, kendisini gayriden bilse iyi,
Bu dahi günah olup, gerektirir tövbeyi.
Mümin, her adımını atarken bile hatta,
Günah iÅŸlerim diye titremeli adeta.
Köle, efendisine hizmette etse kusur,
Ona, mükafat deÄŸil, bir ceza lazım olur.
Kul da, Rabbine karşı bir kusur işlemekten,
Korkmalı, titremeli Cehenneme düÅŸmekten.
Halis kul, bu korkuyla geçirir günlerini.
İdam mahkumu gibi görür her an kendini.
İşlediÄŸi günahlar, hatırından çıkmaz hiç.
Bunun ızdırabıyla bulamaz huzur, sevinç.
Azaba yakalanmak korku endiÅŸesiyle,
Geceleri kalkarak aÄŸlar hep göz yaşıyle.
Günahım affolmazsa, ne olur halim acep?
Diye düÅŸünerekten gözyaÅŸları döker hep.
O kulun bu haline, gıbta eder melekler.
ÖÄŸünür onun ile basıp geçtiÄŸi yerler.)
|