Ana Sayfa >  Alim ve Evliyaların Alfabetik Listesi > A > Abdülhakim Arvasi > Rahmet-i ilahiydi
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Rahmet-i ilahiydi

Abdülhakim Efendi, çok büyük bir veliydi.
Ve bütün insanlara, rahmet-i ilahiydi.

Onun her hareketi olurdu ilim ile.
Ayrılmazdı sünnetten kıl ucu kadar bile.

Bir an gafil deÄŸildi, Allahü teâlâdan.
Onu gören, Allah’ı hatırlıyordu o an.

Onun yeme içmesi, oturması, kalkması,
Hep İslam’a uygundu gülmesi, aÄŸlaması.

Lokmayı küçük alır, hem yavaÅŸ, hem az yerdi.
Ve sırt üstü yattığı katiyen görülmezdi.

Bir ömrü müddetince, ayrılmadı sünnetten.
Derdi ki: (İstikamet, üstündür kerametten.)

Eyüp Sultan semtinde, bir Hüseyin Efendi,
Vardı ki, şu kıssayı anlatıyordu kendi.

Derdi ki: Ben vaktiyle, kadiri ÅŸeyhi idim.
Var idi etrafımda hem yüzlerce müridim.

Bir gün de iÅŸittim ki: Abdülhakim Efendi,
Diye bir âlim gelmiÅŸ, veliymiÅŸ hem de kendi.

DüÅŸündüm ki: Gideyim, göreyim onu bizzat.
Bakayım benim kadar ilmi var mı hakikat?

Eyüp-GümüÅŸsuyu'nda olan hanelerine,
Gidip, ben de katıldım o gün bir sohbetine.

Baktım, hiç duymadığım ilim ve marifetler.
Anlatıyor çok yüksek ince sır ve hikmetler.

O sözler tesiriyle, bir hoÅŸ oldum adeta.
Elimde olmayarak, hayran oldum o zata.

Hemen karar verdim ki: Bu sohbet sonunda ben,
Arz edip, talebesi olayım ben de hemen.

Çünkü ben, bu halimle, deÄŸil ki mürÅŸid olmak,
TalebeliÄŸe bile deÄŸilmiÅŸim müstehak.

Nihayet sohbet bitti, herkes gitti evine.
Sırf ikimiz kalınca, dedim ki kendisine:

(Efendim, hakikatı edeyim ki itiraf,
Ben, kendimi yıllarca şeyh bilirdim, ne tuhaf.

Åžimdi sizi görünce, bildim ki deÄŸilmiÅŸim.
MeÄŸer ben, eÅŸÅŸeyh deÄŸil, maalesef eÅŸÅŸekmiÅŸim.

Kabul buyurursanız, bugünden itibaren,
Kapınızda hizmetçi olmak istiyorum ben.)

Abdülhakim Efendi, tebessüm eylediler.
(EstaÄŸfirullah) deyip, beni kabul ettiler.

Åžakir Efendi der ki: Bir sabah, Efendi’yle,
Sabah namazımızı kıldık kendileriyle.

Beni imam yaptılar Efendi Hazretleri.
Ve cemaat oldular, yanımda kendileri.

Biz namazı kılarken, zevcem dahi dışarda,
Çay yapıp, bardakları getirdi o arada.

Namazları kılınca, sofaya geçiverdik.
Çok sayıda bardağı görünce hayret ettik.

Ben dışarı çıkarak, sordum ki ailemden:
(İki bardak yerine, çok bardak koydun, neden?

Halbuki Efendi’yle ikimiz varız evde.
Ne için fazla bardak hazırladın tepside?)

Dedi ki: (Ne bileyim, siz kılarken namazı,
Arkada, size uyan kimseler vardı bazı.

Onları da hesaba katmış idim çay için.
Ben dahi hikmetini anlamadım bu işin.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
8.11.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanlarýn istifadesi için hazýrlanmýþtýr. Orjinaline sadýk kalmak þartýyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediði gibi alýp istifade edebilir.

Hosted by Ýhlas Net
Ziyaretçi Sayýsý