Abdülhakim Arvasi, büyük âlim ve veli.
Nasihati, herkese olurdu faideli.
Buyurdu ki: (Ahiret yolunda yürümekle,
Dünyaya düÅŸkün olmak, bulunamaz birlikte.
Bir kimsenin kalbinde, dünyaya karşı, çok az,
Bir düÅŸkünlük var ise, bu yolda bulunamaz.
Mümine, dünya deÄŸil, ahirettir asıl dert.
Bilir ki dünya fani, ebedidir ahiret.
Yani bu iki âlem, zıttır birbirlerine.
Birinden uzaklaşan, yaklaşır diğerine.
Ne ki uzaklaÅŸtırır, kulu Hak teâlâdan,
İşte o (dünya)dır ki, sakınmalıdır ondan.
Para pul, mevki makam, dünya hırsı ve ÅŸöhret,
Nefis için olursa, (dünya)dır hepsi elbet.
Ve lakin bütün bunlar, olsa dahi çok fazla,
Niyet ahiret ise, dünyalık olmaz asla.
Hak teâlâ, dünyaya, sinek kanadı kadar,
Bir kıymet vermemiÅŸtir, öyleyse neye yarar?
Sadece dünya için harcanırsa bu ömür,
Bulunur mu mahÅŸerde, bir bahane ve özür?
Akıllı, ÅŸu kuldur ki, dünyayı etmez talep.
Ölüme hazırlıkla vaktini geçirir hep.)
Bir gün de buyurdu ki: (Yaparsan bir ibadet,
Onu hiç beÄŸenme ki, olabilir belki red.
Amelini beÄŸenmek, Hakk’a karşı kibirdir.
Ona layık taati, hangi kul yapabilir?
MeÅŸgul etmeden önce, günahla sizi nefis,
Siz, hayırlı işlerle, onu meşgul ediniz.
Kulun sözü, iÅŸinden çok ise, fena haldir.
EÄŸer iÅŸi sözünden çok ise, bu, kemaldir.
Hak teâlâ, bir kulu sevmiyorsa hiç eÄŸer,
Faidesiz ÅŸeylerle o kulu meÅŸgul eder.
İslam âlimlerini gayet çok sevmelidir.
Hatta bu, aşıkların ellerinde değildir.)
Bir gün de buyurdu ki: (Her incide bir sedef,
Olur ki, o, onunla kazanır kıymet, şeref.
İnsanoğlunda dahi, bir (ilim) var ki şu an,
İnsan da, onun ile kazanır şeref ve şan.
Zira buyuruyor ki, Hüdâ’nın Sevgilisi:
(İlimdir rütbelerin en ÅŸan ve ÅŸereflisi.)
Yine O buyurur ki hadis-i ÅŸerifinde:
(Gidin ve alın ilmi, olsa da hatta Çin'de)
|