Ahmed-i Bedevi’nin büyüklüÄŸüne raÄŸmen,
Bunu idrak etmeyen kimseler vardı halen.
Bir vali var idi ki Mısır’ın bir ÅŸehrinde,
Bulunurdu daima bu zatın aleyhinde.
Åžöyle ki, o zamanlar, o diyarda bir âdet,
Vardı ki, bugüne dek gelmiÅŸtir en nihayet.
O âdet ÅŸu idi ki, bu evliya kiÅŸinin,
Kabrinde, senede bir, mübarek ruhu için,
Bir mevlid cemiyeti tertip ediliyordu.
Ve buna, her taraftan çok kimse geliyordu.
İşte bu mevlid için gelmek isteyenleri,
Göndermezdi o vali, ona buÄŸzun eseri.
Çok kimse, gitmek için can attıkları halde,
Vali, düÅŸmanlığından etmezdi müsaade.
İmam-ı Åžarani’nin vardı hem bir üstadı.
Muhammed Åženavi’ydi bu büyük zatın adı.
Valinin bu haline üzülüp bu âlim zat,
Nasihat etmek için valiye gitti bizzat.
Ahmed-i Bedevi’nin çok büyük olduÄŸunu,
Söyledi, lakin vali dinlemedi hiç onu.
Yine düÅŸmanlığına devam etti maalesef.
Muhammed Åženavi’yse üzülüp etti esef.
Ziyaret eyleyerek Ahmed-i Bedevi’yi,
Åžikayet etti ona bu edepsiz valiyi.
Arz etti ki: (Efendim, sizin mevlidinize,
Gitmek isteyenleri bırakmıyor bu kimse.
Nasihat ettimse de, dinlemedi hiç beni.
Havale ediyorum size ben kendisini.)
Ahmed-i Bedevi’nin türbesinden, o anda,
Gayet açık olarak geldi ÅŸöyle bir nida:
(Ey evladım, o bize dil uzatıyorsa şayet,
Elbette cezasını çekecek, biraz sabret.)
Çok geçmemiÅŸ idi ki bu iÅŸin üzerinden,
O valinin dilinde, bir yara çıktı birden.
Sonra, bütün aÄŸzına yayıldı ağır ağır.
KonuÅŸmaktan kesilip, oldu çok mutazarrır.
Bir yara sebebiyle, elem çekti begayet.
Hakir ve zelil halde, ölüp gitti nihayet.
Dil uzattığı için bu büyüÄŸe o vali,
Dilinde yara çıkıp, çok feci oldu hali.
Dünyadaki cezası idi bu henüz, fakat.
Ahiretteki ise, olacaktır kat be kat.
Hem İmam-ı Åžarani nakleder ki ÅŸöylece:
İmam-ı Åženavi’dir üstadım benim önce.
Âlim ve evliyadan bir kiÅŸiydi kendisi.
Tasavvufta dahi hem yüksekti derecesi.
Beni talebeliÄŸe kabul ettiÄŸinde ilk,
Ahmed-i Bedevi’nin kabrine önce gittik.
Ziyareti bitirip, tam dönerken geriye,
Tanıttı beni hocam Ahmed-i Bedevi’ye.
Arz etti ki: (Bu bizim sevdiklerimizdendir.
Yüksek himmetinizle, bunu da edin tenvir.)
Kabirden bir ses geldi, gayet iyi anladım.
Açıkça diyordu ki: (Peki, olur evladım.)
Beni de himmetine almış oldu bu veli.
O an, kabrin üstünde göründü nurlu eli.
Hemen benim elimi tutuverdi kuvvetle.
Ben de öptüm o eli hürmet ve muhabbetle.
|