Hazret-i Bayezid’in, en baÅŸ talebesiydi.
O zamanda yaşıyan veliler incisiydi.
Uzun boylu ve güzel, alnı geniÅŸ idi hem.
İri gözlü ve kumral bir zat idi mükerrem.
Bir gün bazı kimseler, çıkarken bir sefere,
Birini gönderdiler hazret-i Harkani’ye.
Gelip dedi: (Efendim, çok korkulu bu yollar.
Bir dua öÄŸretin de, kurtulsun okuyanlar.)
Buyurdu: (Hatırlayın o an Ebül Hasen'i.
Kurtarır Hak teâlâ hem onları, hem seni.)
Gelip haber verince, dediler: (Nasıl olur?
Onu hatırlamakla, insan nasıl kurtulur?)
Az sonra eşkıyalar, kestiler yollarını.
Biri hariç, hepsinin aldılar mallarını.
O kurtulan kiÅŸiye, gelip ÅŸöyle sordular:
(Niçin senin malına, bunlar dokunmadılar?)
Dedi: (Ebül Hasen'i getirdim hatırıma.
Onun için bir zarar gelmedi mallarıma.)
Daha sonra toplanıp, hep geriye geldiler.
Hazret-i Harkani’ye durumu arz ettiler.
Dediler ki: (Efendim, hepimiz Allah dedik.
Ve lakin malımızın tamamını kaybettik.
İçimizde sadece sizi andı bu kiÅŸi.
Kurtuldu onun malı, anlamadık bu işi.)
Buyurdu: (Hak teâlâ, günahkâr bir ağızla,
Yapılan duaları, müstecab kılmaz asla.
Siz, günahkâr ağızla, Allah'a yalvardınız.
Kabul olunmayınca, ziyan oldu malınız.
Bu ise, beni anıp bir yardım isteyince,
Rabbime, onun için dua ettim hemence.
Günahsız ağız ile yaptığımdan duayı,
Hak teâlâ da ondan def etti bu belayı.)
Bir günkü sohbetinde buyurdu: Ey insanlar!
Günah iÅŸlemeyin ki, ahirette hesap var.
(Ben bugün, Allah için ne yaptım?) diye her gün,
Kendine hesap sor ki, azalsın günah yükün.
Zira Peygamberimiz, buyurur ki: (Åžimdiden,
Görün hesabınızı, hesaba çekilmeden.)
Soracak Hak teâlâ, girince kabre yarın:
(Nasıl para kazanıp, nerelere harcadın?
Ve nerede eskitip, yordun bu vücudunu?)
Cevap hazırlayın ki, soracak Allah bunu.
Hazret-i Ömer bile, sorarmış kendine hep.
DermiÅŸ ki: (Allah için, ne yaptın bu gün acep?)
Bu gün, amellerini kim yaparsa ihlasla,
Ona, mahÅŸer gününde üzüntü olmaz asla.)
|