Ebül Hasen BüÅŸenci ehl-i ilim, ehl-i hal.
Eyledi Tus ÅŸehrinde ahirete irtihal.
Bir ömrü müddetince, İslam’a etti hizmet.
Dünyaya, zerre kadar vermedi ehemmiyet.
Dediler: (Dünya nedir, bahsedin bize biraz.)
Buyurdu ki: (Dünyada, asla vefa bulunmaz.
Üzeri ÅŸeker kaplı bir zehirdir o güya.
Çabuk bitip tükenir, olur hayal ve hülya.
Ahiret böyle deÄŸil, ebedidir o hayat,
Burada kazanılır, azap veya mükafat.
Onun sonsuzluğuna inanırsa bir insan,
Dünyaya sarılması, hayrete olur ÅŸayan.
Yalnız ahiret için yaratıldık biz elbet.
Orada iki yer var, ya Cehennem, ya Cennet.
Sonsuzdur ikisi de, yok üçüncü bir mahal.
Öyleyse bu faniye baÄŸlanmak, ne garip hal.
O, kulu terk etmeden, davranıp daha evvel,
Kul onu terk ederse, olur bu gayet güzel.
Bu dünya iki gündür, bir üzüntü, bir sevinç.
Ve lakin ikisi de tükenir, olur bir hiç.
Öyleyse bırakın da bu geçici hayatı,
Kazanın ahirette, ebedi mükafatı.
Bakın, günler geçiyor, ömürler tükeniyor.
Seneler, su misali hızla akıp gidiyor.
Uzak zannettiğiniz, oluyor hemen yakın.
Henüz gencim, vakit var demeyin aman sakın.
Zira buyurdular ki o Resul-i kibriya:
(Dünyada kalacağın kadar çalış buraya.
Ne kadar kalacaksan, ahirette de ÅŸayet,
Ona da, ona göre çalış ve eyle gayret.
Ve Allah'a ne kadar muhtaç isen sen eÄŸer,
Ona da, o kadar çok ibadet icab eder.
Ne kadar dayanırsan Cehennem ateşine,
Öyleyse o kadarcık dal günahın içine.)
KardeÅŸlerim, bu dünya, altından olsa ÅŸayet,
Ne kıymeti vardır ki, elden çıkar nihayet.
Ahiretin esası, toprak da olsa eğer,
Kıymetlidir, çünkü o tükenmez, devam eder.
Sonsuz ile faniyi, bir tutmaz aklı olan.
Birisi hiç yok olmaz, öteki olur viran.
Ey insan, bu dünyada misafirsin bugün sen.
Malın dahi elinde, emanettir esasen.
Misafir, çok dursa da, en son gider evine.
Verilir emanet de, sonunda sahibine.
Bu dünya geçip gider, burası dar-ül firak.
Hiç kimse, muradına eremez tam olarak.
Aldanmaz aklı olan, bu dünya-yı deniye.
Gönül verir tamamen, âlem-i ebediye.
|