İmam-ı Tirmizi ki, hadis âlimi bir zat.
(Sünen-i Tirmizi)yi o yazdı kendi bizzat.
Rivayet eylediÄŸi hadis-i ÅŸeriflerden,
Birkaçı, aÅŸağıda yazılmıştır mealen.
Buyurdu: (İnsanların kızacağı hallerde,
Hak rızası ararsa bir Müslüman her yerde,
Hak teâlâ, o kulu alır kendi hıfzına.
İnsanlardan bir zarar erişmez asla ona.
Allah'ın kızacağı işlerde de biri hep,
Kulların rızasını ederse eğer talep,
İnsanların eline bırakır onu hepten.
Ve onun, hiç bir zaman kurtulmaz başı dertten.)
Yine buyurdular ki: (Hak teâlâ, kuluna,
YumuÅŸaklık verdiyse, vermiÅŸtir çok ÅŸey ona.
MahÅŸerde, Cehenneme girmesi haram olan,
Cehennemin de onu yakması yasak olan,
Kimseler ÅŸunlardır ki, sertlikten çekinirler.
YumuÅŸak huylu olup, kolaylık gösterirler.
Söylüyorum Cennete gidecek olanları:
Zayıf ve gücü yetmez görürsünüz onları.
Ve lakin bir ÅŸey için etseler ÅŸayet yemin,
Yaratır Hak teâlâ o ÅŸeyi onlar için.
Ve ÅŸu kimselerdir ki, girerler Cehenneme:
Acele ederler ve sert davranır âleme.
YumuÅŸak davranan ve kolaylık gösterenler,
Hayvanın yularını tutanlara benzerler.
Durdurmak isteseler, onlara uyar hayvan.
Kayalığa sürseler, oraya koÅŸar o an.)
Buyurdu: (Ayaktayken kızarsanız eğer siz,
Hemence oturun ki, yatışsın siniriniz.
EÄŸer oturmakla da geçmiyor ise bu hal,
BulunduÄŸunuz yerde, bir müddet yatın derhal.)
Ve yine buyurdu ki: (İki mümin kimseler,
Bir husus üzerinde ihtilafa düÅŸseler,
Birisi, haksızlığı kabul etse ve hatta,
Yüzde yüz haklı olan, o olsa hakikatta.
Ve lakin (ben haksızım) deyip o arkadaşa,
Böylelikle etmezse onunla münakaÅŸa,
Allah, köÅŸk verecektir bu kullara cennette.
Bunun kefili ise, o gün benim elbette.)
Buyurdu: (Dünyadaki ameliniz, hep bir bir,
Yakın akrabanıza, kabrinde bildirilir.
İyi iÅŸlerinizi görünce sevinirler.
Lakin aksi olunca, hayli kederlenirler.
Derler ki: Ya ilahi, affeyle bu kulunu.
Hidayet nasip edip, sonra kabzet ruhunu.)
Buyurdu: (İnsanlara teÅŸekkür eylemeyen,
Hak teâlâya dahi ÅŸükredemez katiyen.
Melekler, tartar iken Mizan’da amelini,
Olmaz güzel ahlaktan daha ağır geleni.) |