Bir hadis-i ÅŸerifte, buyurdu Resulullah:
(DoÄŸru sözü, Ömer’in, diline koydu Allah.)
Zira Bedir harbinden dönüldüÄŸünde geri,
Getirdiler küffârdan alınan esirleri.
Peygamber efendimiz, sordu her sahabiye:
(Esirler hakkındaki fikriniz nedir?) diye.
Hazret-i Ebu Bekir, arz etti ki cevaben:
(Onlar kendi kavmimiz, öldürmeyelim hemen.
Sıkı takip edelim, onların işlerini.
Birer fidye alarak, bırakalım hepsini.
Ümit ediyorum ki, ilerde bu esirler,
Tövbe edip, imanla ÅŸereflenebilirler.)
Sonra hazret-i Ömer, fikrini eyledi arz.
Dedi: (Ya Resulallah, bunlara ÅŸefkat olmaz.
Zira tekzib ettiler, seni tâ baÅŸtan beri.
Hatta ÅŸehid ettiler, nice sahabileri.
Seni dahi katl için, teÅŸebbüse geçtiler.
Mekke’den çıkman için, seni mecbur ettiler.
Bunun için derim ki, öldürüp herbirini,
TemizlemiÅŸ olalım kâfirlerden bu dini.
Bunun için mesela, emrediniz Ali’ye.
Öldürsün kardeÅŸini, o, kendi eli ile.
Öldürsün Hamza dahi, karındaşı Abbas’ı.
Ben dahi öldüreyim, akrabamdan ÅŸu ÅŸahsı.
Çünkü reisleridir, bu kiÅŸiler küffârın.
Kati düÅŸmanıdırlar, bunlar Müslümanların.)
Resulullah cevaben, bir şey buyurmadılar.
Fikirleri dinleyip, oradan ayrıldılar.
Birazdan teÅŸrif edip, buyurdu ki: (Muhakkak,
DeÄŸiÅŸik halk etmiÅŸtir, kalbleri cenâb-ı Hak.
Ya Eba Bekr, benzersin sen İbrahim Nebi’ye.
Hayır dua etmiÅŸti, o, kâfir ahaliye.
Sen de Musa Nebi’ye benziyorsun ya Ömer!
Onun bedduasıyla, boÄŸulmuÅŸtu kâfirler.)
Hazret-i Ömer der ki: O gün Resul-i ziÅŸân,
Ebu Bekrin reyine, karar verdi o zaman.
Lakin Resulullahı gördüm ki ertesi gün,
Sıddık ile birlikte, aÄŸlıyordu çok üzgün.
Merakla yanlarına yaklaştım ben o zaman.
Dedim: (Ya Resulallah, nedir sizi aÄŸlatan?)
Buyurdu ki: (Ya Ömer, esirler hakkında ben,
Fidye alıp bırakmak, fikrini seçtiÄŸimden,
Yanılmış olduÄŸumu, bildirdi Hak teâlâ.
Az kalsın bir azaba olacaktık mübtela.
Öyle yakın geldi ki o azap üstümüze,
Åžu gördüÄŸün aÄŸaçtan, daha yakındı bize.
EÄŸer o, başımızdan çevrilmeseydi geri,
Olmazdı tek kurtulan, Sa’d ile senden gayri.)
|