Kerametler sahibi, hazret-i Kadib-ül Ban,
Musul'da zuhur eden, evliya-yı kiramdan.
Bir kiÅŸi var idi ki, Musul'da o zamanlar,
Kadib-ül Ban’ı sevmez, ederdi hem de inkâr.
Bir gün onun hakkında, düÅŸündü ki bu kiÅŸi:
(Talebesi çoÄŸalıp, ilerletti bu iÅŸi.
Nere gitsek, her yerde, onun talebesi var.
Hem de, halk tarafından, pek çok seviliyorlar.
En iyisi ben onu, sultana söyleyeyim.
Musul'dan sürgün etsin, ben de rahat edeyim.)
Bir gün, bu niyet ile, sultana gider iken,
Karşısına, bir kiÅŸi çıkıverdi aniden.
Bir iki adım daha atmış idi ki, yine,
Birden bir kiÅŸi daha çıkıverdi önüne.
Sonra devam edip de, gidince birkaç adım,
Bir kiÅŸi daha çıkıp dedi ki: (Dur bakalım!
Kadib-ül Ban gönderdi, bizim üçümüzü de.
Az sonra teÅŸrif eder, buraya kendisi de.
ÖÄŸrendik ki, ÅŸimdi sen, sultana gideceksin.
Hocamızı sultana, şikayet edeceksin.)
O, şaşırıp dedi ki bunu soran kişiye:
(Ben asla, bu fikrimi, dememiÅŸtim kimseye.
Bunu, kendi kendime, düÅŸünüp verdim karar.
Ve bu sırrı, kimseye açmadım zerre kadar.)
Dedi: (Evet, sen bunu herkesten saklıyordun.
Lakin bu niyet ile, sultana gidiyordun.
Peki, ne suçu var ki bu mübarek kiÅŸinin,
Sultana gidiyordun, ÅŸikayet etmek için?
Bil ki, bu zat olmasa eÄŸer bu memlekette,
Yıkılır, harab olur, Musul mülkü elbette.)
Bu zat buyuruyor ki: (Ey kardeÅŸlerim, ÅŸu an,
Nefs-i emmaresidir, insana büyük düÅŸman.
Dinin her bir emrinde, bu nefsi kırmak vardır.
Zira o kırılırsa, netice olur hayır.
İstişare eyle ki, bu, nefsi kırar iyi.
Zira nefis, istemez istiÅŸare etmeÄŸi.
EÄŸer yolda giderken, rastlarsan bir mümine,
Önce sen selam ver ki, kırılsın nefsin yine.
Müsafeha edecek olursan yine eÄŸer,
Önce sen el uzat ki, bu dahi nefsi ezer.
Kırıldığın kimseden, önce sen özür dile.
Ki, yine senin nefsin, kırılsın böylelikle.
Öfkelenme, halim ol, çok çalış, olma tembel.
Bunların herbiri de, nefsi kırar mükemmel.
Muvaffak olmanın da, sırrı, halim olmaktır.
Tatlı dil ve güler yüz, yani güzel ahlaktır.
Nefsin, bizi en fazla aldattığı husus da,
Bize hep, (sen haklısın) dedirtir her hususta.
Lakin Resulullahın, bu değil tavsiyesi.
Ancak Ona uymakla ezeriz biz bu nefsi.)
Bu zat buyuruyor ki: Evliyayı seviniz.
Zira bu sevgidedir, sonsuz saadetiniz.
Sevmenin ÅŸartı ise, elbet söz dinlemektir.
EÄŸer dinlemiyorsa, o, sevmiyor demektir.
Kim ki, Hak teâlânın emirlerine uymaz,
(Allah'ı seviyorum) demesi, doğru olmaz.
Ve kim ki uymuyorsa, Resul’ün sünnetine,
Onun da, inanılmaz (seviyorum) sözüne.
Her kim de, hocasını dinlemiyorsa eğer,
(Hocamı seviyorum) diyorsa, yalan söyler.
|