MAZHAR-I CAN-I CANAN
rahmetullahi aleyh
Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk'a dâvet eden, doÄŸru yolu göstererek hakîkî saâdete kavuÅŸturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen âlim ve velîlerin yirmi yedincisidir. İsmi, Åžemseddîn Habîbullah'tır. Babası Mirzâ Cân'dır. Onun ismine izâfeten Cân-ı Cânân denilmiÅŸtir. Seyyid olup soyu Peygamber efendimize ulaşır. 1699 (h. 1111) veya 1701 (h. 1113) senesinde doÄŸdu. 1781 (h. 1195) senesinde ÅŸehîd edildi.
Üstadı Seyyid Nur’dan, feyz alarak dört sene,
Yükseldi tasavvufun en yüksek zirvesine.
Onun teveccühü ve himmetiyle nihayet,
Talebe okutmaya, aldı mutlak icazet.
Daha sonra, rüyada denildi ki: (Ey Mazhar!
Senin ile yapacak, bizim çok iÅŸimiz var.
Nura ve hidayete ermeleri herkesin,
Senin vasıtan ile olacaktır bilesin.)
Ve bir gün, ona karşı buyurdu ki: (Ey Mazhar!
Allah ve Resulüne sende çok muhabbet var.
Senin teveccühünle, yayılacak dinimiz.
Sana, dinin güneÅŸi demektir dileÄŸimiz.)
Yine bir gün, üstadı, tevazu göstererek,
EÄŸilip, pabucunu önüne çevirerek,
Sevgi ve muhabbetle buyurdu ki: (Ey Mazhar!
Biz, senin gibilerle ediyoruz iftihar.)
Bir gün de buyurdu ki onun için kalkarak:
(Senin gibi zatları, çoÄŸaltsın cenâb-ı Hak.)
Tevekkül sahibiydi Mazhar-ı Can-ı Canan.
Dünya düÅŸkünlerinden kaçardı çoÄŸu zaman.
Onlardan bir hediye gelseydi ona ÅŸayet,
Kabul edip aldığı, nadir olurdu gayet.
O devrin padiÅŸahı, ona haber gönderip,
Dedi ki: (Allah bana, geniÅŸ mülk etti nasip.
Mübarek hatırından geçirirse her ne ki,
Hepsini göndeririz, istesinler yeter ki.)
Cevabında buyurdu: (Nedir ki mülk dediÄŸin?
Bir zerre deÄŸeri yok, indinde Rabbimizin.
Dünyanın tamamının yoktur ki bir kıymeti,
Onun bir parçasının olsun ehemmiyeti.
Sadece ÅŸöyledir ki, bizim yolun esası,
Çalışıp kazanmaktır yakin ile ihlası.)
İmam-ı Rabbani'yi, Mazhar-ı Can-ı Canan,
Çok sever, uyanıkken görürdü çoÄŸu zaman.
|