Muttarif bin Abdullah tabiin-i izamdan.
Âlim ve takva ehli evliya-yı kiramdan.
Güzel elbise giyer, iyi ata binerdi.
Nasihat vermek için, sultanlara giderdi.
Allah korkusu ile hesap verme derdinden,
Daim hüzünlü olup, geçiyordu kendinden.
Öyle fazla idi ki onun bu endiÅŸesi,
(KeÅŸke toprak olsaydım) idi hep düÅŸüncesi.
Son derece sabırlı, tevekkül ehliydi pek.
Her dert ve musibete, katlanırdı severek.
Genç yaşında, bir oÄŸlu vefat etti bir zaman.
Bu kederli halini, gizledi insanlardan.
Sakalını tarayıp, giydi güzel elbise.
Razı oldu, Allah'ın takdiri her ne ise.
Gördü ki, bu haline ÅŸaşırdı bazı kiÅŸi.
Dedi: (HoÅŸ ve güzeldir Rabbimizin her iÅŸi.)
Yapabilmesi için daha iyi ibadet,
Gece uykularına, verirdi ehemmiyet.
Buyururdu: (Yatsıyı kılınca, hemen yatmak,
Sabaha, boynu bükük, kırık kalb ile kalkmak,
Daha iyi geliyor bana ÅŸöyle etmekten:
Çok ibadet yapıp da, kendini beÄŸenmekten.)
Derdi: (Kulun aynıysa, dışı gibi, içi de,
Rabbimiz buyurur ki: gerçek kul budur iÅŸte.)
İnsanlara hizmeti, vazife biliyordu.
(Dünyada en kârlı iÅŸ, iÅŸte budur) diyordu.
Kimseyi gıybet etmez, dinlemezdi de hatta.
Derdi ki: (Bu, korkunç bir hastalıktır adeta.)
Dünya çıkarı için, olursa kitap yazan,
Böylelere, nasihat ederdi çoÄŸu zaman.
Derdi ki: (Ahirette böyle olan kimseler,
Bu yaptıkları için, çok piÅŸmanlık çekerler.
Derler: (Ateş olsaydı keşke kalemlerimiz.
Asla dokunmasaydı onlara ellerimiz.)
Bilin ki, iman ile ölmekten daha fazla,
Kıymeti haiz olan bir nimet olmaz asla.
İhlas ile, zevk ile ibadet eylemeli.
Her taatin peÅŸinden, yine tövbe etmeli.)
Bir yıl hacca gitmişti, dua etti: (Ya Rabbi!
Yoktur bu toplulukta günahkâr benim gibi.
Benim günahım ile, reddetme bu hüccacı.
Onların hürmetine, kabul eyle bu haccı.)
Halbuki herkes onu vesile ediyordu.
Onun hatırı için Allah'tan istiyordu.
Derdi ki: (Görse insan, sırf kendi günahını,
Vakit bulmaz görmeye, baÅŸkasının aybını.
Her derdini, Rabbine arz eyleyen bir insan,
Dünya ve ahirette, ÅŸeref bulur her zaman.)
|