Sıbgatullah Arvasi, âlim ve veli bir zat.
Bir gün sevdiklerine, ÅŸöyle etti nasihat:
(KardeÅŸlerim, kaçının her günah ve haramdan.
Bilhassa titizlikle, sakının kul hakkından.
Nitekim Resulullah, hitab edip eshaba,
(Müflis kimdir?) diyerek, sual etti bir defa.
Dediler ki: (Müflis’in, ÅŸu ki bizce manası,
Kalmamıştır elinde, hiç malı ve parası.)
Buyurdu: (Asıl müflis, ÅŸu kuldur ki ey eshab!
O, dünya hayatında kazanmıştır çok sevap.
Namaz oruç, hac zekat, yapmıştır çok hasenat.
O, bu sevaplarıyla mahşere gelir, fakat,
Onun bunun hakkına, tecavüz eylemiÅŸtir.
Kiminin arkasından, gıybetini etmiştir.
Kimisini dövmüÅŸ ve sövmüÅŸtür diÄŸerini.
Veyahut incitmiştir bazısının kalbini.
Türlü kul haklarıyla, gelir mahÅŸer yerine.
Verilir sevapları, bu hak sahiplerine.
Lakin öyle çoktur ki alacaklı olanlar,
Hepsini ödemeden, tükenir o sevaplar.
Verecek sermayesi kalmayınca onlara,
O hak sahiplerinin günahları, bu defa,
Onlardan alınarak, bu kula yükletilir.
Hor ve zelil olarak, Cehenneme itilir.)
Eshab, bunu duyunca Allah'ın Resulünden,
AÄŸladılar herbiri, bunun üzüntüsünden.
Bir gün de, eshabına, Allah'ın sevgilisi,
Buyurdu: (Çok seviniz siz birbirlerinizi.
Vazifeli bir melek, nida eder mahÅŸerde:
Allah rızası için seviÅŸenler nerede?)
ArÅŸ-ı a’la altında, toplanarak o zevat,
Nurdan kürsilerinde, beklerler gayet rahat.)
Bir gün de buyurdu ki: (Birinizin, faraza,
Kapısının önünde, akan bir nehir olsa,
O kiÅŸi, o nehirde, beÅŸ defa günde eÄŸer,
Yıkansa, üzerinde kalır mı kirden eser?)
Arz ettiler ki: (Hayır, o böyle yapsa ÅŸayet,
Kir kalmaz üzerinde, temiz olur o gayet.)
Buyurdu ki: (BeÅŸ vakit namaz dahi böyledir.
Onu güzel kılanlar, günahtan temizlenir.)
Bir gün de buyurdu ki: (Ey Eshabım, ÅŸimdi siz,
Bir koyun sürüsünün çobanı gibisiniz.
Nasıl ki mesul ise her çoban, sürüsünden,
Siz dahi mesulsünüz, kendi iyalinizden.
Evlatları yüzünden, çok anne ve babalar,
O gün, Veyl ismindeki Cehennemde yanarlar.
Zira öÄŸretmediler dinini çocuklara.
Sırf para kazanmayı, öÄŸrettiler onlara.
Ben onlardan uzağım, onlar da benden uzak.
Merhamet etmeyecek onlara cenâb-ı Hak.)
|