Ahmed-i Yesevi’den feyiz ve nur alarak,
Süleyman Hakim Ata, yetiÅŸti tam olarak.
Ve ÅŸöyle buyurdu ki üstadı en son ona:
(Yarın seher vaktinde, bir deve gelir sana.
O deve geldiÄŸinde, üzerine binesin.
O nerede durursa, sen de orda inesin.)
(Peki) deyip, o sabah bindi gelen deveye.
Deve, bir yöne doÄŸru baÅŸladı yürümeye.
Serbest bırakmış idi Hakim Ata yuları.
O, bildiÄŸine göre alıyordu yolları.
Harezm’e geldiÄŸinde, deve çöktü bir yere.
YeÅŸil ve aÄŸacı bol bir yerdi o bölge de.
İneceği o yerin, burası olduğunu,
Anlayıp, indi hemen, tamam etti yolunu.
Orası, BuÄŸra Han’ın, at ve hayvanlarının,
Otladığı bir yerdi Türkistan diyarının.
Atların sahipleri, görüp onu ilerden,
Dediler ki: (Ey kiÅŸi, uzaklaÅŸ sen bu yerden.)
Buyurdu: (Ey insanlar, ben bir garip derviÅŸim.
Hem de ben, bu diyara, bir emirle gelmiÅŸim.)
Onlar, zor kullanmaya başlayınca, o ara,
Seslendi Hakim Ata ordaki aÄŸaçlara.
Dedi ki: (Ey aÄŸaçlar, tutun ÅŸu insanları!)
AÄŸaçlar, dallarıyle sardı hemen onları.
Yalnız iki tanesi, güçlükle kurtuldular.
KoÅŸarak, BuÄŸra Han’a gidip haber sundular.
Evliya kiÅŸilere, saygısı çoktu onun.
Aldığı bu habere, sevinip oldu memnun.
Dedi ki: (TeÅŸrif etmiÅŸ bir veli ülkemize.
İhsan-ı ilahidir Rabbimizden bu bize.)
Derhal adamlarından göndererek birini,
Dedi ki: (Git de öÄŸren, bunun hakikatini.)
O kişi ata binip, vardığında o yere,
GördüÄŸü manzarayla, ÅŸaşırdı birden bire.
Zira bakıp gördü ki, aÄŸaçların dalları,
Kıskıvrak bağlamışlar bir kısım adamları.
AÄŸaçlar seslendi ki: (Allah’ın bir dostuna,
Saldıranların hali, böyle olur sonunda.)
Sonra, Hakim Ata’nın duasıyle, o dallar,
GevÅŸeyince, o halden kurtuldu o adamlar.
O zat, Hakim Ata’nın, geldi sonra yanına.
Onu alıp, birlikte geldiler BuÄŸra Han’a.
Han’ın, (Anber) isminde güzel bir kızı vardı.
Onu, Hakim Ata’ya verdi ve nikahladı.
Ve çeyiz olarak da, çok deve, koyun ve at,
Verip, bu evliyayı kendine yaptı damat.
Sonra, cümle ahali ve bahusus kendisi,
Bu Allah adamının, oldular talebesi.
O, burada yerleÅŸip, mekan tuttu nihayet.
İnsanların kalbine, saçtı nur ve hidayet.
Bildirmek suretiyle İslam’ın ahkamını,
Yıllarca irÅŸad etti o yörenin halkını.
Vefat ettikten sonra, taÅŸarak Ceyhun nehri,
Kırk yıl, sular altında kalmıştı kabir yeri.
Bir gece, bir velinin girerek rüyasına,
Kabrinin bu halini, söyledi bizzat ona.
Kabrini tarif edip, buyurdu ki nihayet:
(Beni bulup, üstüme güzel türbe bina et.)
Bu manevi ikazı alan o veli kişi,
Gelip buldu o kabri ve halletti bu iÅŸi.
(Herkes yahÅŸi biz yaman, herkes buÄŸday biz saman.)
Bu sözü, Hakim Ata demiÅŸtir tâ o zaman.
(Her gördüÄŸünü Hızır, her geceyi Kadir bil.)
Bu da, Hakim Ata’dan olmuÅŸtur bize nakil. |