Bir grup felsefeci, gelerek Tebrizi’ye,
Dediler: (Birkaç sual sormaya geldik size.)
O sırada Şemseddin Tebrizi hazretleri,
Ders için, toplamıştı cümle talebeleri.
Ve elinde bir kerpiç bulunurdu o ara.
Kerpiçle teyemmümü öÄŸretirdi onlara.
İşte tam bu sırada, geldi felsefeciler.
Üç sual sormak için, müsaade istediler.
Onlara, (Peki sorun!) buyurunca Tebrizi,
KonuÅŸmaya baÅŸladı içlerinden birisi.
Dedi ki: (Allah vardır, görünmez diyorsunuz.
Görünmeyen ÅŸeye mi siz inanıyorsunuz?)
Ve dedi: (İkincisi şu ki sualimizin,
AteÅŸten yaratıldı dersiniz ÅŸeytan için.
Sonra da, o, ateÅŸte yanacak diyorsunuz.
Bu iki sözünüzde yok mudur bir tenakuz?
Ateştense şeytanın madem halk edilişi,
Öyleyse hiç yakar mı ateÅŸ, baÅŸka ateÅŸi?)
(Ayrıca, dersiniz ki: İslam’da kul hakkı var.
Ahirette, hakkını alır alacaklılar.
Halbuki insanları, bırakın hallerine.
Canları ne isterse, yapsınlar birbirine.)
O zaman hazret-i Åžems, o kerpici alarak,
O kimsenin başına, vurdu cevap olarak.
O ise anlamadı bundaki inceliği.
Gidip ÅŸikayet etti kadıya Tebrizi’yi.
Çağırıp sordu o da, Åžemseddin Tebrizi’ye:
(Ne için kerpiç ile vurdunuz bu kimseye?)
Buyurdu ki: (Ey kadı, demişti ki bu bana:
Nasıl inanırsınız görünmeyen Allah’a?
Cevaben kerpiç vurup, az acıttım başını.
Göstersin o başının aÄŸrı ve acısını.)
O, ÅŸaşırıp dedi ki: (AÄŸrıyor başım gerçek.
Lakin mümkün deÄŸildir o aÄŸrıyı göstermek.)
Buyurdu ki: (Allah da vardır, lakin görünmez.
Demek senin o sözün, ne mantıksız ve abes.
Ey kadı, bu diyor ki: Şeytan, ateş cinsinden,
Olunca, zarar görmez Cehennem ateÅŸinden.
Halbuki kendisi de topraktan yaratıldı.
Öyleyse bu kerpiçle, niçin başı aÄŸrıdı?
Ve diyor ki: Ölünce, yoktur hesap ve mizan.
Åžu dünyada, serbestçe yaÅŸamalı her insan.
Bırakın, kimin canı ne yapmak ister ise,
Yapsın istediğini, karışmayın kimseye.
Madem ki istemiyor hak hukuka riayet,
Öyleyse niçin beni, size etti ÅŸikayet?)
O kiÅŸi mahcub olup, öne eÄŸdi başını.
Reddetti kadı dahi, onun bu davasını.
|