Artık Uhud savaşı kızışmıştı iyice.
Çarpışırdı taraflar, olanca güçleriyle.
Lakin kalabalıktı küfr ordusu o vakit.
En az dört müÅŸrik ile çarpıştı her mücahid.
O gün hazret-i Hamza tekbirler getirerek,
Saldırırdı düÅŸmana beyitler söyleyerek.
Safvan, hayret içinde dedi: (Ben, bugüne dek,
Görmedim onun gibi bir savaÅŸçı, gözü pek.)
Resulullah, bir kılıç göstererek eshaba,
Buyurmuştu: (Kim bunu benden alır acaba?)
Almak istemiÅŸse de onu hazret-i Zübeyr,
Lakin onu, Zübeyr’e vermemiÅŸti o Server.
Sonra Ebu Dücane gelip talep etmiÅŸti.
Resul uygun görerek, ona teslim etmiÅŸti.
İşte Zübeyr bin Avvam, üzgündü bundan sebep.
Derdi ki: (Niçin bana vermedi onu acep?)
Gidip gözetledi ki, o, Ebu Dücane’yi,
O kılıcın hakkını verir mi acep iyi?
Arkasından gitti ve baktı, Ebu Dücane,
Çarpışır o kılıçla seri ve çevikane.
Savaşırken, bir yandan tekbir getiriyordu.
Önüne gelenleri, vurup deviriyordu.
O ara, müÅŸriklerin önde gelenlerinden,
Zırhlı birisi ile karşılaştı aniden.
MüÅŸrik, iri cüsseli ve kuvvetli idi pek.
Ve meydan okuyordu at üstünde dönerek.
Her tarafı zırhlarla kaplı idi tamamen.
Gözünden baÅŸka yeri görünmezdi katiyen.
O, Ebu Dücane’ye hücum etti evvela.
O ise, bu hücumdan kurtuldu kalkanıyla.
Kılıcı gömülmüÅŸtü kalkanına çarparak.
Lakin çıkaramadı onu çok uÄŸraÅŸarak.
Sonra Ebu Dücane çekerek kılıcını,
Kopardı bir hamlede o müÅŸrikin başını.
Sonra da karşılaÅŸtı baÅŸka bir müÅŸrik ile.
Öldürdü onu dahi, bir kılıç darbesiyle.
Kimse duramıyordu önünde müÅŸriklerden.
Her önüne çıkanı, deviriyordu hemen.
İlerledi böylece küffârı kıra kıra.
EriÅŸti en arkada, tef çalan kadınlara.
Gördü Ebu Süfyan’ın hanımı Hind’i hemen.
Kılıcını indirip, vazgeçti öldürmekten.
Kadınların kanına girmedi o kılıçla.
Geri dönüp çarpıştı, daha büyük bir hınçla.
Onun savaÅŸmasını gördü Zübeyr bin Avvam.
Dedi ki: (O kılıcın hakkını veriyor tam.
O Server, o kılıcı vermiş ki bir kişiye,
Kılıç, onun elinde yarıyor tam bir iÅŸe.)
|