İkinci Akabe’de Müslüman olanlardan,
Biri dahi Abbas bin Ubade’dir, ensardan.
Bu zat, Resulullahın dinini işitince,
Hiç tereddüt etmeden iman etti hemence.
O vakitler Mekke’de, müminlere çok zaman,
Eziyet ederlerdi müÅŸrikler acımadan.
Her an Resulullahı takibe alırlardı.
Onunla kim konuşsa, işkence yaparlardı.
Duyunca bu haberi Medineli müminler,
Bir gece, Akabe’de bir araya geldiler.
Abbas ibni Ubade, çıktı önce ileri.
Åžöyle ikaz eyledi o gece müminleri:
Dedi: (Ey arkadaÅŸlar, Muhammed’i acep siz,
Ne şartla aranıza alıp kabul ettiniz?)
(Sen beyan et) dediler müminler kendisine.
Åžöyle devam eyledi tesirli sözlerine:
(Hem sulhta, hem savaÅŸta, Allah’ın Habibini,
Korumanız gerekir, kendi canınız gibi.
Eğer ki malınıza bir zarar geldiğinde,
Veyahut canınıza bir halel erdiğinde,
Eğer Resulullahı kendi başına, yalnız,
Bırakacak iseniz, şimdiden bırakınız.
Fikriniz böyle ise, biliniz ki elbette,
PeriÅŸan olursunuz dünya ve ahirette.)
Dediler ki: (Ey Abbas, biz de Resulullahı,
Böyle koruyacağız, böyle inan sen dahi.
Malımız, canlarımız zarar ziyan görse de,
Bütün yakınlarımız, hepsi tek tek ölse de,
Biz Ondan hiçbir zaman ayrılmayız muhakkak.
Ölmek var, dönmek yoktur, biliyor cenâb-ı Hak.)
Her biri, bu ÅŸekilde söz verdiler Resule.
Müsafeha ettiler sonra da sıra ile.
Yine Uhud harbinde, zafer görünmüÅŸ iken,
Harp meydanı, bir anda karışmıştı yeniden.
O anda Resulullah, eshaba etti nida.
Koşup halka oldular, etrafında bir anda.
Abbas bin Ubade de, nida etti ki hemen:
(KoÅŸun ey Müslümanlar, hiç vakit kaybetmeden.
Resulün tembihini dinlemedik biz elbet.
Bu yüzden başımıza eriÅŸti bu musibet.
Çok ÅŸükür hayattadır Resul-i ziÅŸânımız.
Koşup Resulullahın yanında toplanınız.
Bizim kusurumuzdan, Ona zarar gelirse,
Rabbimizin katında, mazeret kalmaz bize.)
Abbas bin Ubade’nin sesini, mücahidler,
Duyup, Resulullahın etrafına geldiler.
Harise bin Zeyd ile Abbas ibni Ubade,
Yanlarında Evs ibni Erkam olduğu halde,
Tekbirlerle düÅŸmanın arasına daldılar.
Resulullah uÄŸrunda çok kılıç salladılar.
|