Sa'd bin Rebi dahi, sahabe-i kiramdan.
Birinci Akabe'de Müslüman olanlardan.
Åžöyle ki, Medine’den altı kiÅŸi, bir defa,
Geldiler Hac mevsimi Beytullahı tavafa.
Akabe nam vadide, bu müminler, bir gece,
Sevgili Peygamberle buluÅŸtular gizlice.
O gün, söz verdiler ki Resul-i müctebaya:
(Asla ortak koÅŸmayız Allahü teâlâya.
Kaçınırız tamamen hırsızlıktan, zinadan.
Sakınırız hem dahi iftiradan, yalandan.
Sıkıntı ve darlıkta bulunsak da vallahi,
Kendi nefsimiz gibi koruruz seni dahi.
İster darlık içinde olalım, ister rahat,
Sana, her hal-ü kârda edeceÄŸiz itaat.)
Sa'd bin Rebi idi bu zatların biri de.
Resulün yanındaydı Uhud ile Bedir’de.
Hele Uhud cenginde gösterirdi hayli mertlik.
O mübarek vücudu, olmuÅŸtu delik deÅŸik.
O gün meydana gelen karışıklık anında,
Cenge devam etmişti Peygamberin yanında.
Derdi: (Ey Akabe'de Resule söz verenler!
Sizleri, etrafına çağırıyor Peygamber.)
Harpten sonra, müÅŸrikler terk edince o yeri,
Sual etti eshabdan Allah’ın Peygamberi:
(Acep Sa'd ibin Rebi sağ mıdır, şehid midir?
Bunu, kim öÄŸrenip de bize haber getirir?)
Zeyd bin Sabit diyor ki: Vardım harp meydanına.
Åžehidler arasında seslendim dört bir yana.
Bir cevap gelmeyince, dedim: (Ey ibni Rebi!
Sana selam söyledi Allah’ın Peygamberi.
Soruyor ki, acaba ölü müdür, saÄŸ mıdır?
Bana, bunu öÄŸrenip haber veren var mıdır?)
Bir ses duydum o ara şehidler arasından.
Dedi: (Resulullaha selam de sen de Sa'ddan.
Ve Ona arz eyle ki, Hak teâlâ her zaman,
Korusun kendisini her kaza ve beladan,
Ensara da söyle ki, sözlerini tutsunlar.
Allah’ın Habibini çok iyi korusunlar.
Gevşek davranırlarsa bu babta eğer onlar,
Hak teâlâ katında, ne mazeret bulurlar?)
Zeyd bin Sabit, oradan döndü Resul katına.
Sa'dın dediklerini arz eyledi zatına.
Resulullah o zaman dönüverdi kıbleye.
Mübarek kollarını uzattı ileriye.
Buyurdu ki: (Razı ol sen Sa'ddan ya ilahi!
Bırakmadı cihadı şehid olurken dahi.)
|