AiÅŸe-i Sıddıka, radıyallahü anha,
(Babamdan anlat!) dedi, bir gün Resulullaha.
Buyurdu: (Ya AiÅŸe, Cibril aleyhisselam,
Bir gün, benim yanıma geldi ve verdi selam.
Dedi ki: Hak teâlâ, ruhları halk edince,
Peygamberlerden sonra, onu seçti ilk önce.
Toprağı Cennettendir, suyu, ab-ı hayattan.
Onun için, Cennette, köÅŸk yarattı yakuttan.
Ve yine Hak teâlâ, benim, onun hakkında,
Yaptığım her duayı, kabul etti anında.
Yine baban Ebu Bekr, komÅŸumdur kabirde hem.
O olacak yerime, benden sonra halifem.
Bilir onu gök ehli ve yeryüzündekiler.
Elbette tanır onu, var olan bütün cinler.
Böyle meÅŸhur birini, sevmeyen, düÅŸman olan,
Kimse, benden deÄŸildir, deÄŸilim ben de ondan.)
Bir gün de buyurdu ki: (Ey Eshabım, bir kimse,
Vardır ki, o ne vakit Cennete girer ise,
KöÅŸklerdeki insanlar, onu görüverirler.
Ve merhaba diyerek, ona selam verirler.)
Hazret-i Ebu Bekir, sual etti: (Onu biz,
KöÅŸklerden, saraylardan, görebilecek miyiz?)
Allah’ın Sevgilisi, buyurdular ki: (Evet.
Onu herkes görecek, o kimse sensin elbet.)
Yine Resul-i ekrem, bir gün hutbe okurdu.
Hazret-i Ebu Bekre, çok iltifat buyurdu.
Sonra, etrafa bakıp, onu göremeyince,
Nerede olduÄŸunu, sual etti hemence.
ÖÄŸrendi Sahabeden, dışarda olduÄŸunu,
Hutbesine devamla, methetti yine onu.
Buyurdu: (Ey Eshabım, Cibril aleyhisselam,
Gelip, onun hakkında, eyledi ÅŸöyle kelam:
Dedi: ya Resulallah, Eshabın arasında,
Ebu Bekir'den üstün, kimse yoktur ÅŸu anda.)
Abdullah bin Abbas da, diyor ki: o Resulün,
Mübarek huzurunda bulunuyorduk bir gün.
Hazret-i Ebu Bekrin, ismi geçti bir ara.
O zaman buyurdu ki orada olanlara:
(Kim Ebu Bekir gibi olabilir gerçekten?
O, beni tasdik etti, herkes tekzib ederken.
Ve halk benden kaçarken, bana verdi kızını.
Saçtı benim uÄŸrumda, malını, parasını.
O vardı her müÅŸkil ve sıkıntılı anımda.
Hicrette, mağarada, o bulundu yanımda.
Mahşerde, ben onunla, karşılıklı olarak,
BaÅŸbaÅŸa konuÅŸuruz, merak eder cümle halk.
Melekler, ikimizi, halka takdim ederler.
Onlar, Habibullahla Ebu Bekir'dir derler.)
|