Hazret-i Ömer der ki: (Rabbimden, üç nesneyi,
İstedim, kabul etti Rabbim de o üç ÅŸeyi.
Birincisi ÅŸudur ki: Bir gün, Resulullahın,
Huzur-u şerifine gelerek oldum yakın.
Dedim: (Ya Resulallah, makam-ı İbrahim’i,
Namaz kılacak bir yer, etseydiniz daimi.)
Ben böyle arz edince, Cebrail geldi hemen.
Bir âyet getirmiÅŸti, aynen bunu emreden.
Rabbimden istediÄŸim, ÅŸudur ki öbür husus:
Bir gün, Resulullaha arz eyledim bahusus.
Dedim: (Ya Resulallah, sizin huzurunuza,
Bizler de geliyoruz, fasıklar da hep keza.
Gelen hiçbir erkeÄŸe, sizin zevceleriniz,
Hiç görünmeselerdi, böyle emretseydiniz.)
Ben böyle arz edince, cenâb-ı Allah, yine,
Örtünme âyetini, gönderdi Habibine.
Üçüncüsü ÅŸudur ki: Resulün zevceleri,
Birbirine darılıp, üzmüÅŸtü o Serveri.
Mübarek zevcelerle, konuÅŸtum gidip bizzat.
Hakikati bildirip, eyledim hem nasihat:
Dedim: (Birbirinize inat edip, siz sakın,
İncitmeyin kalbini, asla Resulullahın.
Yoksa, ona Rabbimiz, sizden iyi zevceler,
Vererek, bıraktırır sizleri birer birer.)
Benim, o zevcelere dediÄŸim gibi aynen,
Bir âyet-i kerime, Resule geldi hemen.)
Yine İbni Hattab’a, gelerek yahudiler,
(Muhammed’e o gelen, hangi melek?) dediler.
Hazret-i Ömer dahi, buyurdu ki o zaman:
(Cibril aleyhisselam, geliyor muntazaman.)
Ona, karşılığında dediler ki bu sefer:
(Ama hiç Cebrail’i sevmezler bizimkiler.
Çünkü o, gizli olan sırlarımızı, tek tek,
Hemen haber veriyor Muhammed’e giderek.)
Onlar böyle deyince Ömer ibnil Hattab’a,
Elinde olmaksızın, geldi birden gadaba.
Dedi: (Ey zavallılar, siz onu sevmemekle,
İnkâr ediyorsunuz o Resulü elbette.
Hazret-i Cebrail’i sevmezse biri ÅŸayet,
Allahü teâlânın, düÅŸmanıdır o elbet.)
O sırada Cebrail, Resule geldi hemen.
Bir âyet getirdi ki, ÅŸöyle idi mealen:
(Allah’ın Resulüne ve peygamberlerine,
Cibril’e, Mikail’e, sair meleklerine,
Kim düÅŸman olur ise, ÅŸüphesiz Allah dahi,
Bu gibi kâfirlere düÅŸmandır bizatihi.)
Âyet-i kerimeyi okuyarak o Server,
Buyurdu: (Rabbim seni doÄŸruladı ya Ömer!) |