Salih aleyhisselam, bir dua eyledi ve,
Çıktı kaya içinden, kızıl tüylü bir deve.
Buyurdu ki: (Ey kavmim, iÅŸte istediÄŸiniz,
Deve çıktı kayadan, ÅŸahit olun hepiniz.)
Yine Semudluların, vardı ki tek kuyusu,
Herkes, o tek kuyudan temin ediyordu su.
Buyurdu: (Sıra ile, bu suyu kullanınız.
Bir gün o deve içsin, bir gün de siz alınız.
Herhangi bir şekilde, yapmayın ona zarar.
Yoksa, sizi büyük bir azap gelip yakalar.)
O deve, yavrusuyla, mer'alara giderdi.
AÄŸaçlar, kendisine dallarını eÄŸerdi.
AÄŸaç yaprakları yer, otlardı vadilerde.
Taze otlar biterdi onun için her yerde.
Her gün akÅŸam olunca, dönerdi yine geri.
Geceleri, mescidin yanıydı onun yeri.
Anlaşılır lisanla, derdi ki her gün hemen:
(Her kim süt istiyorsa, gelip alsın o benden.)
Semudlular gelir ve o sütten alırlardı.
SaÄŸmadan, hiç zahmetsiz, süt kaplara akardı.
Tesbihle meÅŸgul olur gece sabaha kadar,
Sabahleyin, daÄŸlara giderdi yine tekrar.
Her sabah, fasih dille diyordu ki bir defa;
(Ya ilahi, sütümü, hem dert eyle, hem deva.
Müminler içtiÄŸinde, olsun ÅŸifa, afiyet.
Ve lakin kâfirlere, olsun dert ve musibet.)
Gerçekten kâfirlerden, kim içtiyse o sütten,
Çaresiz derde düÅŸüp, helak oldu o yüzden.
Semudlular toplanıp, bunu konuştular ve,
Dediler: (Bize hayır getirmedi bu deve.
İşte görüyorsunuz, her kim içse sütünden,
Çaresiz hastalığa, düÅŸer onun yüzünden.
O, istediÄŸi gibi, otluyor mer'alarda.
Bizim hayvanlar ise, ölüyorlar ard arda.
Bunun bir çaresini bulmalıyız muhakkak.
Yoksa, onun yüzünden olacağız hep helak.)
MüÅŸavere ettiler Semudlular o gece.
Onu öldürmek için, karar çıktı böylece.
Sonra, bunu yapacak insanlar aradılar.
Ve nihayet sonunda, dokuz kiÅŸi buldular.
Bunlar, pusu kurdular yol üstünde bir ara.
Çünkü deve, o yoldan gidiyordu daÄŸlara.
Deve yaklaÅŸtığında, önce bir ok attılar.
Yaralanıp düÅŸünce, koÅŸup boÄŸazladılar.
Kestiler yavruyu da, kalbleri titremeden.
PiÅŸirdiler, yediler, hiç de hayâ etmeden.
O zaman kurtlar kuÅŸlar, feryat figan ettiler.
(İşte şimdi bu kavim helak oldu) dediler.
Salih aleyhisselam, vakıf olunca buna,
AÄŸlayıp, gözyaÅŸları aktı yanaklarına.
Dedi ki: (Ya ilahi, ahir zaman Nebisi,
Senin en çok sevdiÄŸin, Nebilerin reisi,
Muhammed Mustafa'nın hürmetine, sen yine,
İman ve hidayet ver, bunların kalblerine.)
|