(Annem, benim kokumu, bu gömleÄŸimden alsın.
Benim için, pek fazla üzülüp aÄŸlamasın.
De ki: O, senin için, ÅŸefaatçı olarak,
Gitti Hak teâlâya, bir emrine uyarak.
O, kıyamet gününde, Rabbimden seni diler.
Ve ümit edilir ki, Allah da kabul eder.
Altıncı vasiyetim, benim yaşta bir oğlan,
Görürsen her nerede, hatırla beni o an.)
Dinledi Halilullah oÄŸlundan bu sözleri.
AÄŸlayıp, yaÅŸla doldu o mübarek gözleri.
Sonra dua eyledi el açıp Yaradana:
(Bu halimden dolayı, ya Rabbi acı bana.
Bana acımıyorsan günahım sebebiyle,
Merhamet et bu temiz ve masum İsmail’e.)
Ondan sonra İsmail, dua etti nihayet:
(Ya Rabbi, bu hal için bana sabır ihsan et.)
Sonra da, babasına dönüp dedi ÅŸunları:
(Baba, görüyor musun, açık gök kapıları.
Melekler bize bakıp, çok hayret ediyorlar.
Kapanmışlar secdeye, hepsi ÅŸöyle diyorlar:
Ya Rabbi bir peygamber, baÅŸka bir peygamberin,
Bekliyor baÅŸ ucunda, ki onu kurban etsin.
Onu kesmek istiyor senin rızan uğruna.
Sen sabır ver ya Rabbi bu babayla oğluna.)
İşitti Halilullah bunları evladından.
Yüzünü kapatarak. çok aÄŸladı ardından.
Gökteki melekler de, bu iÅŸe çok ÅŸaÅŸtılar.
Bu manzara önünde, onlar da aÄŸlaÅŸtılar.
Nihayet bir ip ile, Halilullah, oÄŸlunu,
BaÄŸlayıp, yüzü koyun, yatırdı sonra onu.
Bıçağını çıkarıp, biledi kesmek için.
Ve sonra boÄŸazını tutarak İsmail’in,
Dedi ki: (Ya ilahi, bu, sevgili oÄŸlumdur.
İki gözümün nuru, gönlümün sürurudur.
Bana emreyledin ki, oÄŸlunu kurban eyle!
Bu emri yapmak için, geldim halis niyetle.
Onu kurban ederken, tahammül ver sen bana.)
Diyerek bıçağını, yanaÅŸtırdı boynuna.
(Ey oÄŸlum, veda olsun sana mahÅŸere kadar.
Ancak kıyamet günü, görüÅŸürüz biz tekrar.)
Diyerek, bıçağını kaldırmış idi ki tam,
Arz eyledi İsmail: (Acele et, ey babam!
Muhalif olmıyalım Rabbimizin emrine.
Ne emir aldın ise, çabuk getir yerine.
Emri ifa etmekte gecikirsek eÄŸer biz,
Korkarım ki, azarlar bizi şimdi Rabbimiz.
Ey babam, ÅŸimdi çöz ki ayağımı, elimi,
Melekler, isteÄŸimle kurban edildiÄŸimi,
Gök yüzünden görerek, desinler ki ÅŸimdiden:
İsmail tam razıdır, Rabbinin bu işinden.)
Babası (Peki) deyip, çözüverdi bağını.
İyice yanaÅŸtırdı, boynuna bıçağını.
İsmail, babasını eyledi yine ikaz.
Dedi ki: (Babacığım, acele eyle biraz!
Dosta vasıl olmayı, çok ister zira canım.
Çabuk yerine getir bu emri babacığım!)
|