Geldi beni İsrail, Beyt-i Lahm’a ve lakin,
Gördüler, bir çocuk var kucağında Meryem’in.
Ve hemen sordular ki: (Ey Meryem, ne bu çocuk?
Çirkin bir iÅŸ mi yaptın sen yoksa, söyle çabuk?
Sen ki genç bir kız idin, evli de deÄŸildin hem.
Böyleyken bu çocuÄŸu nerden aldın ey Meryem?
Halbuki baban İmran, salih idi elbette.
Validen Hunne dahi, meÅŸhur idi iffette.
Annesiyle babası temiz olan bir kişi,
Nasıl iÅŸliyebilir böyle çirkin bir iÅŸi?
Bu halleri, sen nasıl başımıza getirdin?
Gayr-i meÅŸru bir çocuk sahibi oluverdin.)
Meryem yalnız dinledi, vermedi hiçbir cevap.
Onları, kendisine kılmadı hiç muhatap.
Zira işin aslını onlara izah etmek,
Fevkalade zor olup, hatta imkansızdı pek.
Bu sebepten hiçbir ÅŸey konuÅŸmayıp, bu defa,
İşaret etti yalnız o hazret-i İsa’ya.
Demek istemiÅŸti ki, siz bunun hikmetini,
Buna sorun, o söyler iÅŸin hakikatini.
Dediler ki: (Ey Meryem, beÅŸikteki sabiye,
Ne sual edelim ki, bize haber ver diye?
O yaÅŸtaki bir çocuk konuÅŸamaz, bu gerçek.
O bize, hakikati nasıl beyan edecek?
Belli ki, sen cevaptan düÅŸünce aciz hale,
Çaresiz, cevabını ona ettin havale.
Sen söyleyemeyince doÄŸrusunu bu iÅŸin,
Bunu, masum çocuÄŸa yükletirsin, ne için?
EÄŸer günah sonunda doÄŸduysa da o fakat,
Bu suç sana aittir, çocukta yok kabahat.)
Meryem maruz kalınca böyle iftiralara,
Kundakta İsa Nebi cevap verdi onlara.
O iftiracıları bir anda susturarak,
Başladı konuşmaya bir mucize olarak.
Dedi ki: (Ey cahiller, dinleyiniz hepiniz.
Benim yüksek ÅŸanıma taarruz etmeyiniz.
Edep hayâ timsali ve çok iffetli olan,
Validem hakkında da sakının iftiradan.
Bilin ki, ben Allah’ın ÅŸerefli bir kuluyum.
Ve halkı, doÄŸru yola çağıran resulüyüm.
Bana bu vazifeyi verdi ki Hak teâlâ,
Herkesi irÅŸad edip, sevk edeyim hak yola.
Bu iÅŸi yapmam için, O bana Kitap verdi.
Ve çok nimetler ile beni mümtaz eyledi.
Âdetin hilafına, hem babasız olarak,
Beni, (Kün!) emri ile yarattı cenâb-ı Hak.
Ben, Allah’ın kullara gönderdiÄŸi Nebi’yim.
Her nerede olursam, bereket sahibiyim.
Fark etmez olsam da ben, herhangi bir beldede,
Herkes, bereketimden ederler istifade.
Ben doÄŸduÄŸum bu günden, tâ vefatıma kadar,
Åžeytanlar bana asla yapamaz hiçbir zarar.
Mahşerde dirilip de, kalktığımda mezardan,
Yine ben korunurum o gün de her zarardan.)
İsa Nebi kundakta konuşunca bunları,
Şaşıp dona kaldılar İsrailoğulları.
Dillerini yutarak hepsi sükut ettiler.
Lakin dedikodudan yine vazgeçmediler.
|