Peygamber efendimiz, KureyÅŸ kabilesinden,
Ve Haşimoğulları kolundandır esasen.
Babası Abdullah’tır, onun babası Åžeybe.
Bu, Abdülmuttalip’tir, böyleydi ismi önce.
Åžeybe’nin babasının ismi de HaÅŸim idi.
Çok asil, pek ÅŸerefli, sevilen bir kiÅŸiydi.
Alnındaki Nur ile eylemiÅŸti temayüz.
O vefat ettiÄŸinde, çocuktu Åžeybe henüz.
ArkadaÅŸları ile, bu Åžeybe, Medine’de,
Ok talimi yapardı evlerinin önünde.
Onları seyir için gelen bazı büyükler,
Åžeybe’nin alnındaki Nur’u görüverdiler.
Dediler ki: (Bu çocuk, ne de çok mübarektir.
Åžerefli bir kimsenin oÄŸlu olsa gerektir.)
Çünkü diÄŸerlerinden deÄŸiÅŸikti her hali.
Alnında parlıyordu o Nur yıldız misali.
Ve ok atma sırası Åžeybe’ye geldiÄŸinde,
Herkes ona bakardı büyük merak içinde.
O, yayını gererek oku attı nihayet.
Baktılar, ok hedefe eyledi tam isabet.
Heyecanla dedi ki: (Ben HaÅŸim’in oÄŸluyum.
Elbette hedefini bulur hep benim okum.)
Onun bu sözlerinden, insanlar bildiler ki:
Bu, Mekkeli HaÅŸim’in oÄŸlu imiÅŸ meÄŸer ki.
O sırada HaÅŸim de, Mekke’de etti vefat.
Bunun, Muttalip diye kardeşi vardı fakat.
Medine’den Mekke’ye, bir kiÅŸi o günlerde,
Gitti ve Muttalip’le karşılaÅŸtı bir yerde.
Dedi ki: (Medine’de, senin bir yeÄŸenin var.
Çok zeki ve akıllı, hayran ona insanlar.
Alnında, yıldız gibi parlıyor hem de bir Nur.
Onun, sizden uzakta durması doğru mudur?)
Muttalip bunu duydu ve gitti Medine’ye.
YeÄŸenini alarak, vasıl oldu Mekke’ye.
Yanındaki Åžeybe’yi görünce Mekkeliler,
(Bu çocuk kimin?) diye, ona sual ettiler.
Muttalip de, cevaben her böyle soranlara,
(Benim kölemdir) diye söylerdi hep onlara.
Åžeybe’ye, (Benim kölem) dediÄŸi için ki hep,
Abdülmuttalip dendi Åžeybe’ye bundan sebep.
Misk kokusu duyardı herkes onun yanında.
Resulullahın Nuru parlıyordu alnında.
O Mekke’ye gidince, onun ile beraber,
Geldi Mekke ÅŸehrine çok hayır, bereketler.
Her ne zaman Mekke’de olsa idi kuraklık,
Halk, Abdülmuttalib’e geliyordu hep artık.
Bir dua etsin diye, ona yalvarırlardı.
O bir dua edince, hemen yağmur yağardı.
İnsanlar reis seçip, ettiler ona biat.
Onun emri altında buldular huzur, rahat.
O zaman meliklerden kim vardıysa dünyada,
Onun büyüklüÄŸünü tasdik etti onlar da.
Hazret-i İbrahim’in dinine tâbi idi.
Allah’ı mabud bilen, halis bir mümin idi.
Hiçbir puta tapmadı bu sebeple hayatta.
Ve yanlarına bile yaklaşmadı o hatta.
|