Yaşı yüz on olunca, artık Abdülmuttalip,
Vefat edeceÄŸini tahmin etti an karib.
Lakin o, torununu asıl dert ediyordu.
(Benden sonra, kim Ona hizmet eder?) diyordu.
Bir gün oÄŸullarını, ölüm hastalığında,
Çağırıp, vasiyetler etti Onun hakkında.
Dedi ki: (Oğullarım, yaşım kemale erdi.
Dünyadan ahirete göç etme vaktim geldi.
Åžimdi diyeceklerim, size vasiyetimdir.
Åžu anda tek düÅŸüncem, sadece bu yetimdir.
KeÅŸke daha olsaydı ömrümden birkaç sene,
Daha fazla hizmetler etseydim kendisine.
Lakin ölüm zamanım yaklaÅŸtı zannederim.
Bu hasret ateÅŸiyle, ÅŸimdi yanar ciÄŸerim.
İsterim, birinize eyleyeyim emanet.
Bunun endişesiyle rahatsızım begayet.
Kim iyi hizmet eder bu inci tanesine?
Hanginiz kusur etmez hizmette kendisine?)
O zaman Ebu Leheb, çöküp dizi üzeri,
Dedi ki: (Ey Arabın efendisi, reisi!
EÄŸer bu emaneti vermek için, birimiz,
Aklınızdan geçtiyse, ona teslim ediniz.
Yoksa ben, bu hizmetin uhdesinden gelirim.
Ona, can-ü gönülden hizmet edebilirim.)
Abdülmuttalip dedi: (DoÄŸrudur, hakikaten,
Uhdesinden gelirsin bu hizmetin maddeten.
Zira kâfi miktarda vardır malın, servetin,
Ve lakin kalbin katı, noksandır merhametin.
Yetimin kalbi ise, yaralı, yufkadır pek.
Senin kârın deÄŸildir Onu hoÅŸnut eylemek.)
Bu sefer Hamza kalktı, dedi ki: (Ey pederim!
Bana ver bu hizmeti, candan kabul ederim.
Ona hizmet eylemek, ne büyük nimet bize.
Lütfedip, bu hizmeti ihsan et bendenize.)
Dedi ki: (Bu hizmete, layıksın sen de, evet.
Lakin Onun hakkına, edemezsin riayet.
Zira senin çocuÄŸun mevcut olmadığından,
Anlamazsın onların hâl ve arzularından.)
Bu sefer kalktı Abbas, dedi ki: (Babacığım!
Bana emanet eyle, Ona ben bakacağım.
Nasıl bakıyor isem kendi ehl-i beytime,
Daha çok titizlikle bakarım bu yetime.)
Onu Abdülmuttalip dinleyip en nihayet.
Dedi ki: (Bu hizmete layıksın sen de, evet.
Fakat çoluk çocuÄŸun fazladır hayli senin.
Bu bakımdan hizmette kusur edebilirsin.)
En sonra Ebu Talip arz eyledi bu sefer.
Dedi ki: (Babacığım, bu hizmeti bana ver.
Ona hizmet etmeyi, en fazla ben isterim.
Lakin benden büyüktür diÄŸer biraderlerim.
Onlar varken konuÅŸmak, münasip olmaz diye,
Sustum ve atılmadım onlardan ileriye.
Onlardan az ise de gerçi malım, servetim,
Lakin daha fazladır onlardan sadakatim.)
|