Peygamber efendimiz, yaşı otuzbeş iken,
Henüz PeygamberliÄŸi tebliÄŸ edilmemiÅŸken,
Kâbe-i ÅŸerife’nin tamiri sırasında,
Bir hakemlik yapmıştı kavimler arasında.
Åžöyle ki, zaman ile yaÄŸan yaÄŸmur ve selden,
Kâbe’nin duvarları yıpranmıştı tamamen.
Ayrıca, o yıllarda çıkan büyük bir yangın,
İle tahrib olmuÅŸtu her yanı Beytullah’ın.
Kâbe’yi, bu halinden kurtarmak için dahi,
Yıkıp, yeniden yapmak istiyordu ahali.
KureyÅŸ kabileleri bir yerde toplanarak,
KonuÅŸup, bu fikirde eylediler ittifak.
Hazret-i İbrahim’in temellerine kadar,
Duvarları yıkmaya, verdiler hepsi karar.
Yıkım iÅŸi bitince, baÅŸladılar örmeye.
Ve dört yandan duvarlar baÅŸladı yükselmeye.
Dört kabile vardı ki, en meÅŸhur o zamanlar,
Her biri, bir duvarı örmeye baÅŸladılar.
Bu iÅŸin, çok büyük bir ÅŸerefi olduÄŸunu,
Bilerek, bir hevesle yapıyorlardı bunu.
Ve lakin bir ihtilaf başladı biraz sonra.
Tam (Hacer-ül esved)e gelmiÅŸti çünkü sıra.
Onu, hangi kabile koyacaktı yerine?
Üstünlük gösterirdi herbiri diÄŸerine.
Her kabile, (Bu ÅŸeref bize ait) diyordu.
Hiçbirisi bu iÅŸten feragat etmiyordu.
Kavimler arasında çıktı bir anlaÅŸmazlık.
MünakaÅŸa, kavgaya dönüÅŸüyordu artık.
Abdüddar oÄŸulları diyordu: (EÄŸer ki biz,
Buna nail olmazsak, muhakkak kan dökeriz.)
Çıkmak üzereydi ki bir kavga, tam o saat,
Huzeyfe bin Mugire adında yaşlı bir zat,
Çıkıp nida etti ki: (Ey KureyÅŸ kabilesi!)
İhtiyarın sesine kulak verdi cümlesi.
Dedi ki: (Åžu kapıdan ilk önce kim girerse,
Bu iÅŸin halli için, hakem olsun o kimse.)
Kabul edip, merakla beklediler bu sefer.
Az sonra, o kapıdan teşrif etti o Server.
Baktılar, doğruluğu ve mutlak eminliği,
En meÅŸhur biri geldi, dediler: (Bu, pek iyi.)
Zira Resul-i ekrem, bi’setten daha evvel,
Emin olması ile tanınmıştı mükemmel.
Bu yüzden, kendisine (El Emin) deniyordu.
Ve herkes, her hususta Ona güveniyordu.
Gelince, vaziyeti anlatıp kendisine.
Dediler: (Hep razıyız bunda senin sözüne.)
O Server (Peki!) deyip, bir yaygı buldurarak,
Ve hacer-ül esvedi üzerine koyarak,
Buyurdu: (Bu örtünün, ÅŸimdi dört bir ucundan,
Her kavimden bir kiÅŸi, gelsin ve tutsun ÅŸu an.)
Hepsinden birer kiÅŸi, gelip onu tuttular.
BitmiÅŸti o ihtilaf, hepsi de memnundular.
Taşın konulacağı yere gelinceye dek,
Taşı, o örtü ile kaldırdılar müÅŸterek.
Sonra Resul-i ekrem taşı alıp kendisi,
Mahalline koyunca, memnun oldu cümlesi.
|