Peygamber efendimiz, demeyip gündüz gece,
Halkı, İslamiyet’e çağırırdı öylece.
Mekkeli müÅŸrikler de, uÄŸraşırlar idi ki,
BoÅŸa gitsin Onun bu çalışma ve gayreti.
Birini görselerdi Onunla konuÅŸurken,
Buna, mani olmaya çalışırlardı hemen.
Dışarıdan Mekke’ye gelenleri görünce,
Gidip, kötülerlerdi Resulü ona önce.
Zira Resulullahı kim görse idi bir an,
Sözlerini dinleyip, olurdu Ona hayran.
(Tufeyl bin Amr-i Devsi) adında bir kimse de,
Bir iÅŸ için, Mekke’ye gelmiÅŸti o günlerde.
Hemen onun yanına giderek o müÅŸrikler,
Ona, Resul hakkında çok ÅŸeyler söylediler.
Dediler ki: (Geldin sen bizim bu ülkemize.
Lakin bir tehlikeyi haber verelim size.
Burada, Muhammed bin Abdullah diye biri,
Vardır ki, çoktur Onun ÅŸaşılacak halleri.
SöylediÄŸi sözlerde, sihir tesiri vardır.
Öyle ki, oÄŸulları babasından ayırır.
Onun bu sözlerini, bir defa olsun, duyan,
Çok beÄŸenip, hemence ediyor Ona iman.
Onun fikirleriyle, bu memlekette artık,
Aileler içinde baÅŸladı bir ayrılık.
Evladı babasından, kardeşi kardeşinden,
Ayırıyor kadını kocasından, eşinden.
Korkarım ki, bu bizim başımızdaki bela,
Sizin kavminize de olabilir mübtela.
Sana nasihatimiz şudur ki: Aman sakın,
DediÄŸimiz kiÅŸiye, olmayasın hiç yakın.
OkuduÄŸu ÅŸeyleri, Kâbe yanında eÄŸer,
Duyacak olsan bile, verme kıymet ve değer.
Hatta kurtulmak için böyle büyük beladan,
Daha fazla kalmayıp, çekip git buralardan!)
Kendisi anlatır ki: (Bu hususta, o kadar,
Fazla söylediler ki, korktum ve verdim karar.
Dedim ki: Öyle ise, Onu hiç görmeyeyim.
Ve Onun sözlerini, asla dinlemeyeyim.
Hatta pamuk tıkadım kulağıma hemence.
Ki, Onun sözlerini duymayayım böylece.
Bir gün Kâbe’de iken, baktım O da orada.
OkuduÄŸu ÅŸeyleri, iÅŸittim o arada.
Lakin okudukları, hoşuma gitti benim.
Hemen kendi kendime düÅŸünüp ÅŸöyle dedim:
(Ben, iyiyi kötüyü ayırt edemeyecek,
Kimse miyim ki, Ondan, bana zarar gelecek.
Sözleri faydalıysa, dinler, kabul ederim.
Çirkin ve zararlıysa, dinlemez, terk ederim.)
Bir tarafta gizlenip, başladım dinlemeye.
Ab-ı hayat sunardı sözleri gönüllere.
Hiçbir çirkin tarafı yoktu o kelamların,
Haksız olduklarını anladım ben onların.
Dedim ki: AkÅŸamleyin, O eve gittiÄŸinde,
Gidip bir konuşayım kendisiyle evinde.
|