Ana Sayfa >  Peygamber Efendimiz > Habeşistana Hicret > Hazret-i Hamza’nın Müslüman oluşu
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Hazret-i Hamza’nın Müslüman oluşu

Resulullah, kavmini bir yere toplayarak,
Anlatınca İslam’ı aşikâre olarak,

Kötü şey söylediler bir çoğu hiddetinden.
Sonra da, üzerine saldırdılar hep birden.

Vurup hırpaladılar Allah’ın Resulünü.
Ve kana boyadılar mübarek nur yüzünü.

O mübarek saçları, oldu karma karışık.
Yine de sabrederek, vermedi bir karşılık.

Sadece buyurdu ki: (Vurursunuz bana siz.
Lakin Resul gönderdi, beni size Rabbimiz.)

Allah’ın Sevgilisi çok incindi onlardan.
Ayrılıp, Beytullaha teşrif etti oradan.

Ve mübarek başını, sinesine eğerek,
Oturdu bir köşede, hayli içerleyerek.

Henüz hazret-i Hamza, olmamıştı Müslüman.
Dağa, ceylan avına çıkmış idi o zaman.

Bir ceylanın ardında giderken gizlenerek,
Geri dönüp konuştu, ceylan dile gelerek.

Dedi ki: (Sen okunu atarsın bana, ama,
Atsan daha iyidir Mekke’de o adama.

Çok incitti o kâfir, kardeşinin oğlunu.
Bana atacağına, git, ona at okunu!)

Ceylanın sözlerine taaccüp eyleyerek,
Döndü hemen evine, hayli merak ederek.

Hatunu ağlıyordu, geldiğinde evine.
Niçin ağladığını sorunca kendisine,

Dedi ki: (Yeğenine, o insafsız kâfirler,
Her gün ettiklerinden, fazla eza ettiler.)

Ve bir bir anlatınca o cefa ve ezayı,
Büsbütün keder sardı amcaları Hamza’yı.

Dedi ki: (Ebu Talip, yok mu idi o zaman?)
Dedi: (Deve gütmeye gitmiş idi sabahtan.)

Sordu yine: (Nerdeydi, amcası Ebu Leheb?)
Dedi ki: (O insafsız, düşmanlık ederdi hep.

Hatta diğerlerini, o teşvik ediyordu.
Öldürün şu yalancı sihirbazı diyordu.)

Sordu yine: (Ya Abbas, yok muydu o da yine?)
Dedi: (Yalnız o yardım ederdi yeğenine.

Onu korumak için, pervane oluyordu,
Durun, merhamet edin, insafsızlar diyordu.)

Duydu hazret-i Hamza ondan bu olanları,
Kabardı birden bire akrabalık damarı.

(Bunun intikamını onlardan alana dek,
Yemek içmek Hamza’ya haram olsun!) diyerek,

Kılıcını kuşanıp, aldı yayı eline.
Geldi o kâfirlerin toplantı mahalline.

Kâbe’yi, hürmet ile tavaf etti evvela.
Sonra meydan okudu, hiddetle o küffâra:

(Kardeşimin oğluna, eza ve cefa eden,
İçinizden kim ise, karşıma çıksın hemen!

Boyunu bir göreyim, o çıksın da önüme.
Nasıl eza edermiş, o benim yeğenime?

Haberim olsa idi, bu işten benim eğer,
Vallahi hepinizi keserdim birer birer.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
24.04.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı