Cafer hazretlerini dinleyince NecaÅŸi,
Daha açık olarak idrak etti bu iÅŸi.
Dedi ki: (Sen Allah’ın gönderdiÄŸi bir âyet,
Biliyorsan, bana da eyle onu tilavet.)
Hazret-i Cafer, ona, (Peki) deyip cevaben,
Başladı okumaya Ankebut suresinden.
Necaşi dinleyince başladı ağlamaya.
Ve hatta gözlerinden baÅŸladı yaÅŸ akmaya.
Ve dedi ki: (Ey Cafer, bu ne tatlı bir kelam.
Mümkünse okumaya az daha eyle devam.)
Cafer bin Ebi Talip, okudu biraz daha.
NecaÅŸi duygulanıp, dedi: (Bunlar bî-baha.
Vallahi bu kelamlar ne güzel, ne doÄŸrudur.
Ve bu, aynı kaynaktan fışkıran tek bir nurdur.
Hazret-i Musa ile, İsa’ya da muhakkak,
Aynı bu kelamlardan gönderdi cenâb-ı Hak.)
Sonra o elçilere dönerek dedi ki: (Siz,
Nasıl geldiniz ise, aynen geri gidiniz!
Vallahi ben bunları, size teslim edemem.
Haklarında bir zerre kötülük düÅŸünemem.)
NecaÅŸi’nin yanından çıktılar o elçiler.
Ertesi gün tekrardan izin alıp girdiler.
Dalkavukluk ederek, dediler: (Ey hükümdar!
Onlar, İsa hakkında çok kötü söylüyorlar.
Onları huzuruna tekrardan çağırarak,
Ne düÅŸündüklerini öÄŸreniver sorarak.)
Müminler, huzuruna girince NecaÅŸi’nin,
Sordu: (Siz ne dersiniz hazret-i İsa için?)
Cafer bin Ebi Talip, dedi: (Peygamberimiz,
Bize nasıl dediyse, aynısını söyleriz.
O, Allah’ın kulu ve Resulüdür elbette.
Bunu, Allah böylece bildiriyor âyette.
O, hazret-i Meryem’e, Allahü teâlânın,
İlka buyurduğu bir, kelimedir bi hakkın.
Nasıl Adem Nebi'yi, topraktan yarattıysa,
Babasız yaratmıştır, hazret-i İsa’yı da.)
Necaşi bu cevabı beğenip, kabul edip,
Hemen yerden eline, bir çöp aldı eÄŸilip.
Dedi: (Ben, ÅŸimdi size söylerim ki vallahi,
Aynen böyle söylüyor, hazret-i İsa dahi.
İsa Nebi’nin sözü, aynıdır sizinkiyle.
Arada, ÅŸu çöp kadar ayrılık yoktur bile.
Sizleri ve yanından geldiğiniz o zatı,
Tebrik ederim ki O, söylüyor hakikatı.
İnandım ki o kiÅŸi, Resulüdür Allah’ın.
İncil’de de yazılı geleceÄŸi o zatın.
Vallahi buralarda olsaydı eğer o zat,
Gidip, ayaklarını yıkardım Onun bizzat.
Gidiniz, ÅŸu ülkemin el deÄŸmemiÅŸ yerinde,
YaÅŸayınız huzur ve bir emniyet içinde.
Verseler dağlar kadar bana altın ve para,
Yine sizden birini, uÄŸratmam bir zarara.)
KureyÅŸ elçilerinden gelen hediyeleri,
(İhtiyacım yok) deyip, hepsini verdi geri.
Elçiler, meyus halde, melikin huzurundan,
Elleri boş olarak ayrıldılar o zaman. |