Onüç yıl geçmiÅŸti ki, bi’setten itibaren,
MüÅŸriklerin o zulmü sürüyor idi aynen.
Hatta işkenceleri, son haddine varmıştı.
Öyle ki, dayanılmaz bir hale ulaÅŸmıştı.
Ve lakin Medine’de, Es’ad ibni Zürare,
Ve Mus’ab bin Umeyr’in üstün gayretleriyle,
İslamla şereflendi, Evs ile Hazreciler.
O imanla, huzur ve sevinç içindeydiler.
Mekke’de eza gören cümle Müslümanlara,
Kucaklarını açmış, beklerlerdi o ara.
En büyük arzuları ÅŸu idi ki: o Server,
Hicretle, Medine’ye teÅŸrif ediverseler.
Hepsi, mal ve canını, Onun için ruz-ü ÅŸeb,
Feda edeceÄŸine söz vermiÅŸler idi hep.
Nihayet hac mevsimi gelmiÅŸ idi o sene.
Onların bu aÅŸkları, çıkmıştı zirvesine.
Mus’ab bin Umeyr ile birlikte hem o zaman,
YetmiÅŸüç erkek ile iki kadın Müslüman,
Medine’den Mekke’ye gelip Hac eylediler.
Resulle, Akabe’de bir araya geldiler.
GörüÅŸüp konuÅŸarak, o Servere, ayrıca,
Hicret etmelerini ettiler arz ve rica.
Peygamberin amcası, Hazret-i Abbas dahi,
Hazır bulunuyordu orada bizatihi.
Dedi: (Bu, biliniz ki, kardeÅŸimin oÄŸludur.
İnsanlardan en fazla sevdiğim kişi Odur.
Siz Onu tasdik edip, hem tâbi olduysanız,
Ve alıp götürmeye, kati kararlıysanız,
Beni tatmin edecek söz vermeniz lazımdır.
Zira O, biliniz ki, bizim evladımızdır.
Åžimdi siz, ÅŸu hususu düÅŸününüz iyice:
Arab kabileleri size hücum edince,
Onlarla savaÅŸacak güce sahip misiniz?
EÄŸer sahip iseniz, bu iÅŸe giriÅŸiniz.
Bunu siz, aranızda konuşunuz iyice.
Ayrılığa düÅŸmeyin, sonra zora gelince.
Onu, tam layıkıyle koruyacak iseniz,
Ne a’la, yanınızda götürün, yoktur beis.
Yok, oraya gidince, Onu yalnız başına,
Bırakacak iseniz, götürmeyin boÅŸuna.)
Onun sözü bitince, Es'ad ibni Zürare,
Resulden izin alıp, baÅŸladı ÅŸu sözlere:
(Ya Resulallah bizler, kalbimizle büsbütün,
İman edip hem size tâbi olduk topyekün.
Sizin emriniz ile, bütün akrabalardan,
Alakamızı kesip, uzaklaştık onlardan.
Size kucak açmakta, olduk bütün ve birlik.
Bu ÅŸerefli görevi, vacib ve lazım bildik.
Kendi çocuÄŸumuzu nasıl koruyor isek,
Sizi dahi öylece koruruz, bu bir gerçek.
Ve sizi, kanımızın son damlasına kadar,
Koruyacağımıza yeminle verdik karar.
Bu babta, aramızda tam mutabakat vardır.
Dilimiz ne söylerse, kalbimiz de aynıdır.)
|