Ana Sayfa >  Peygamber Efendimiz > Bedir Gazası > O altınlar ne oldu?
Yazıcı   Yazı boyutunu     

O altınlar ne oldu?

Alınan esirleri, Resulullah hemence,
Pay etti Eshabına, Medine’ye dönünce.

Yine emir verdi ki, Eshaba daha sonra,
İyi muamelede bulunsunlar onlara.

Esirler hakkında bir, vahiy olmadığından,
İstişare eyledi, Eshabiyle o zaman.

Müşavere sonunda, verdi ki şöyle karar:
Fidye karşılığında, onları bırakalar.

Mal varlığına göre, sonra her bir esirin,
Verecekleri fidye, oldu tesbit ve tayin.

Lakin malı, parası olmayan esir varsa,
Fakat o, okumayı, yazmayı biliyorsa,

On kişiye, okuma yazma öğretecekti.
Böylece serbest olup, kurtulabilecekti.

Esirler arasında ve lakin o Resulün,
Amcası Abbas dahi, bulunuyordu o gün.

Buyurdu ki: (Ya Abbas, kendin ile Ukayl'in,
Fidyesini öde ki, iyidir senin halin.)

Dedi: (Ya Resulallah, ben müminim bir kere.
Kureyş, beni zor ile getirdiler Bedir'e.)

Buyurdu: (Allah bilir iman eylediğini.
Doğruysa, Hak teâlâ, verir onun ecrini.

Ve lakin görünüşte, aleyhimizdesin sen.
Kurtuluş fidyesini, vermelisin bu yüzden.)

Dedi: (Ya Resulallah, hiç malım yok ki benim.
İstediğin fidyeyi, ben nereden vereyim?

Evet, sekizyüz dirhem, elimde vardı yalnız.
Ganimet malı diye, onu da siz aldınız.)

Buyurdu ki: (Ya Abbas, bana böyle diyorsun.
Peki o altınları, niçin söylemiyorsun?)

Abbas hayret içinde, dedi: (Hangi altınlar?)
Peygamber efendimiz, buyurdular ki tekrar:

(Hani sen ayrılırken, Mekke'den Bedir için,
Hanımın Ümmül Fadl'a, onları vermiş idin.

O zaman yanınızda, kimse yoktu odada.
Altınları verirken, dedin ki o arada:

Bu seferde, başıma ne gelecek, bilemem.
Bir felaket olur da, geriye dönemezsem,

Şu kadarı senindir, şu kadarı da Fadl'ın.
Bunlar da Ubeydullah, Kusem ve Abdullah'ın.

İşte ona verdiğin, o altınlar ne oldu?)
Diye sual edince, Abbas'ın rengi soldu.

Dedi ki: (Ya Muhammed, yemin ederim ki ben,
O gün o altınları, hanımıma verirken,

Yanımızda hiç kimse, yok idi asla o gün.
Sen, bunları nereden ve nasıl biliyorsun?)

(Hak teâlâ bildirdi) deyince Resulullah,
Dedi ki: (Öyle ise, hak Peygambersin vallah.

Şehadet ederim ki, Allah’ın Resulüsün.)
Ve şehadet getirip, Müslüman oldu o gün.

Resulullah, Mekke'de vazife verdi ona.
Göz kulak olacaktı, müminlere orada.

Hem de olup biteni, hemen öğrenecekti.
Ondan, Resulullahı haberdar edecekti.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
29.03.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı