Ebu Süfyan, Mekke’ye geldiÄŸinde Bedir'den,
KureyÅŸliler, başına üÅŸüÅŸtüler hep birden.
Büyük merak içinde sordu ki Ebu Leheb:
(Bu hezimet doÄŸru mu, ne oldu buna sebep?)
O dedi ki: (Sormayın, o gün öyle kimseler,
Bizimle savaştı ki, tanıdık değildiler.
Beyaz atlara binmiÅŸ, beyaz giymiÅŸlerdi hep.
Biz de anlayamadık, kim idi onlar acep?)
Dinleyenler içinde, vardı ki bir Müslüman,
Korkudan, imanını gizliyordu o zaman.
Bu mümin, Ebu Rafi adında birisiydi.
Hem hazret-i Abbas’ın o zaman kölesiydi.
O da, Ebu Süfyan’dan bunları dinleyince,
Mümin olduÄŸu için, memnun oldu bir nice.
Sevincinden, her ÅŸeyi birden unutuverdi.
Dedi ki: (İşte onlar, vallahi meleklerdi!)
O zaman Ebu Leheb, çok kızdı bu sözlere.
Onu tokatlayarak, kaldırıp çarptı yere.
Hazret-i Abbas’ın da hanımı oradaydı.
Onun bu yaptığını görüp dayanamadı.
Müslüman olmuÅŸ idi çünkü o da önceden.
Kalınca bir kütüÄŸü alarak hemen yerden,
Vurdu Ebu Leheb’in başına ÅŸiddetlice.
Kafası yarılarak, kanlar aktı bir nice.
Adı Ümmül Fadl idi, dedi: (Ya Eba Leheb!
Kimsesi yok diye mi döversin onu acep?
Güçsüz gördün diye mi yaptın bu hareketi?)
Deyip, Ebu Leheb'e hakaretler eyledi.
O, hiç cevap vermeden, hem kanları akarak,
Dönüp gitti evine, hor ve hakir olarak.
Yedi gün, dışarıya çıkmadı evden artık.
Sonra, ona Rabbimiz verdi ki bir hastalık,
Kara kızıl derlerdi bu derde o zaman halk.
Öldü bu hastalıktan sonra zelil olarak.
Onu defnetmediler oÄŸulları üç gece.
Ve kokmaya baÅŸladı beklemekten öylece.
Yanına yaklaşılmaz bir hale geldi hepten.
Uzak duruyorlardı insanlar bu sebepten.
Çünkü son zamanlarda, çok iÄŸrenç bir hal aldı.
Hatta oğulları da, ona yaklaşamadı.
Kureyşlilerden biri, buna sabrı taşarak,
Onun oÄŸullarını yanına çağırarak,
Dedi ki: (Yazık size, utanmıyor musunuz?
Ne için babanızı hemen gömmüyorsunuz?
Onu, bu hali ile koydunuz, koktu bakın.
Bari ücra bir yere götürüp onu atın.)
OÄŸulları dedi ki: (SöylediÄŸin hakikat.
Onun hastalığından korkuyoruz biz fakat.)
Dedi: (Hele siz gidin, ben dahi geleceÄŸim.
Bu hususta sizlere, ben yardım edeceğim.)
LeÅŸi evden çıkarıp, bir yere bıraktılar.
Ve uzaktan, üstüne taÅŸ ve toprak attılar.
Böylece, ebediyen azap ve elem dolu,
O Cehennem çukuru kabrine girmiÅŸ oldu.
|