Yahudiler bir süre yaptılar istiÅŸare.
Teslim olmaktan baÅŸka, bulunmadı bir çare.
Hemen Resulullaha bir heyet yolladılar.
Ve teslim bayrağını çekip teslim oldular.
Gelen heyet dedi ki: (Bizim hakkımızda, siz,
Hüküm vermesi için, hakem tayin ediniz.)
Peygamber efendimiz, buyurdu ki o zaman:
(Siz istediÄŸinizi seçiniz Eshabımdan.)
Onlar, Resulullaha ettiler ki ÅŸöyle arz:
(Öyleyse hakemliÄŸi yapsın Sa'd bin Muaz.)
Bu zat, yaralanmıştı Hendek günü bir ara.
Hatta ok girmiÅŸ idi, hem de atar damara.
Şehid olacağını anlayıp kendi dahi,
Ellerini kaldırıp, demişti ki: (İlahi!
Bu savaÅŸ sürecekse, ömür ver bana yine.
Cenkte siper edeyim, kendimi Habibine.
Yok, ama bitecekse yakında bu harp eğer,
Åžehidlik rütbesini eyle bana müyesser.
Åžu Beni Kureyza’nın akıbetini dahi,
Göstermeden, ruhumu kabzetme ya ilahi!)
Velhasıl mücahidler, hemen Sa'da gittiler.
Sedye ile, Resulün yanına getirdiler.
Buyurdu ki: (Ya Sa'd, hakemsin, ver emrini.
Biz dahi ona göre yapalım gereÄŸini.)
Dedi: (Ya Resulallah, akıl ve baliğ olan,
Bütün erkeklerinin, vurulsun boynu ÅŸu an.
Kadın ve çocukların, hepsi esir alınsın.
Malları, Müslümanlar arasında dağılsın.)
Haklarında bu hükmü verince İbni Muaz,
Allah’ın Resulü de eyledi aynen infaz.
Buyurdu ki: (Ya Sa'd, verdin ki öyle karar,
Allah ve Resulü de, bundan razı oldular.)
O günden sonra tekrar, ağırlaÅŸtı yarası.
Nihayet ÅŸehid oldu çok geçmeden arası.
AÄŸladı cümle Eshab, onun ÅŸehadetine.
Hatta yetmiÅŸbin melek indi cenazesine.
Ve mübarek mezarı kazılırken bu defa,
İçinden misk kokusu yayıldı her tarafa.
Peygamber efendimiz, ona üzüldüÄŸünden,
AÄŸlayıp, yaÅŸlar aktı mübarek gözlerinden.
Buyurdu ki: (Sa'ddan, razıdır Hak teâlâ.
Onun ÅŸehadetiyle, titredi ArÅŸ-ı a’la.)
|