Peygamber efendimiz, hüzünlüydü sürekli.
Olurdu ekseriya mahzun ve düÅŸünceli.
Ümmetinin derdini, dert etmiÅŸti kendine.
Ortaktı ümmetinin sevinç ve kederine.
Sık sık buyururdu ki: (Varsa bir derdi olan,
Özellikle, derdini bana duyuramayan,
Varsa, bildiriniz ki onları halledeyim.
Önemli vazifemdir bu iÅŸler çünkü benim.)
Peygamber efendimiz, çok ÅŸefkatliydi yine,
Kimsenin ayıbını, hiç vurmazdı yüzüne.
Çok zaman, Eshabının arasında olurdu.
Davetlerine gider, birlikte otururdu.
Onların güldüÄŸüne, gülüyordu kendi de.
Hayret ettiklerine, şaşardı kendisi de.
Sık sık buyururdu ki: (İhtiyaçlı birini,
Görürseniz, halledin hemen onun derdini.)
Bir hadis-i ÅŸerifte buyurdu ki nitekim:
Åžüphesiz benim size, pek çoktur merhametim.
Ve bana Hak teâlâ buyurdu: (Ya Muhammed!
Bir muradın var ise, onu, benden talep et.)
Dedim ki: (Ya ilahi, ben neyi isteyeyim?
İbrahim'i dost yaptın, Musa'yı ise kelim.
Verdin Süleyman'a da, bir nice servet, sâmân.
Kimseye vermediÄŸin bir mülkü ettin ihsan.)
O zaman Hak teâlâ buyurdu: (Ey Habibim!
Bunlardan üstün olan Kevser’i sana verdim.
ArÅŸ’ın üzerinde ve Cennet kapılarında,
Yazdım senin ismini, benimkinin yanında.
Ayrıca, yeryüzünün her tarafını yine,
Temiz ve mescit kıldım, sana ve ümmetine.
Senin, gelmiÅŸ gelecek, sildim her kusurunu.
Senden başka kimseye, yapmadım asla bunu.)
Ve yine buyurdu ki Peygamber efendimiz:
(Ben, Allah'ın kulu ve Resulüyüm ÅŸüphesiz.
Cümle Peygamberlerin en sonuncusu benim.
İsa'nın müjdelemiÅŸ olduÄŸu Peygamberim.)
Bir gün de buyurdu ki: (Ben, henüz küçük idim.
Emzirilmek üzere, bir köye gönderildim.
Bir gün süt kardeÅŸimle, koyun otlatır iken,
Beyaz giymiÅŸ üç kiÅŸi, yanıma indi gökten.
Beni, hemen sırt üstü yatırdılar o yere.
Ve kalbimi çıkarıp, ettiler iki pare.
İçinden siyah bir ÅŸey çıkardılar, attılar.
Kar gibi bir şey ile kalbimi yıkadılar.
Bir tanesi, göÄŸsümü mühürleyince hemen.
İman ve hikmet ile doldu kalbim tamamen.
Biri dahi, göÄŸsümü meshedince eliyle,
Yardıkları o yerden, kalmadı bir iz bile.)
|