Peygamber efendimiz, gayet merhametliydi.
Herkesi memnun etmek, her zaman âdetiydi.
Bir gün bir köylü gelip, istedi bazı ÅŸeyler.
İstediği şeyleri verdi ona o Server.
Sonra sual etti ki o Resul-i mücteba:
(Memnun edebildim mi ÅŸimdi seni acaba?)
Köylü (Hayır) deyince, ordaki sahabiler,
Onun bu cevabına taaccüp eylediler.
Hatta öfkelendiler bu sebepten köylüye.
Nasıl Resulullaha sen hayır dersin diye.
Lakin Peygamberimiz, onu mazur görerek,
Kendisine tatlı dil, güler yüz göstererek,
Bir ÅŸeyler daha verip istediÄŸinden onun,
Buyurdular ki: (Nasıl, oldun mu şimdi memnun?)
O, çok memnun olmuÅŸtu, dedi ki: (Allah sana,
Versin karşılığını, boğdun beni ihsana.)
Sonra Resulullaha çok dualar yaparak,
Ayrıldı çok sevinçli ve çok memnun olarak.
O zaman Resulullah buyurdu: (Ey Eshabım!
Biraz önce, sizlere ben mani olmasaydım,
Azarlayacaktınız o köylüyü muhakkak.
Ve helak olacaktı bizden uzaklaşarak.)
Yine O, Eshabına çok merhamet ederdi.
Her şeyin kolayını onlara emrederdi.
Kendi gece namazı kıldığı halde, yine,
Bunu emretmemiÅŸti hiç kendi ümmetine.
Eshabından birisi, mescitten çıkmıyordu.
Durup dinlenmeksizin hep namaz kılıyordu.
Onu böyle görünce, tutarak omuzundan,
Ayağa kaldırdı ve men etti onu bundan.
Yine bir sahabi de, her gün oruç tutardı.
Peygamber efendimiz, bunu da haber aldı.
Kendisini çağırıp, buyurdu: (Öyle yapma!
Her gün tutacağına, bir gün tut, bir gün tutma.)
Yine Peygamberimiz, mesela bir namazı,
Kılarken iÅŸitseydi bir çocuk aÄŸlaması.
Ona merhametinden, bitirip onu çabuk,
Buyururdu: (Susturun, aÄŸlamasın o çocuk.)
Sahabeden birisi anlatır ki ÅŸöylece:
Ben, Resulullah ile Peygamberlikten önce,
Alışveriş yapmış ve alacaklı kalmıştım.
Ödeme hususunda Onunla anlaÅŸmıştım.
Yani buluÅŸacaktık falan gün, falan yerde.
Ödeyecekti bana, borcunu bir seferde.
Lakin ben, o saatte başka bir işe daldım.
Unutup, üç gün sonra bu ÅŸeyi hatırladım.
Üç gün sonra, o yere koÅŸarak gittiÄŸimde,
Baktım, beni bekliyor konuştuğumuz yerde.
|