Resulullah, büyük bir orduyla bir gün yine,
Gazaya gidiyordu, müÅŸrikler üzerine.

Åžiddetli susamıştı o gün Eshab-ı kiram.
Ve lakin içmek için, su yoktu tek bir gram.

O esnada, HabeÅŸli bir köle gidiyordu.
Devesinde bir kap su, almış götürüyordu.

Eshab su arıyorken, bu köleyi gördüler.
Hemen Resulullahın yanına götürdüler.

Resulullah, o kabı istedi o köleden.
Ve mübarek elini, üstüne koydu hemen.

Fışkırmaya başladı o anda kaptan sular.
Cümle Eshab-ı kiram, içip abdest aldılar.

Kap, yine su doluydu, verdiler o köleye.
Ayrıca para dahi eylediler hediye.

Resulullah, köleyi uÄŸurlarken o günü,
Mübarek eli ile, sıvazladı yüzünü.

Vakta ki nurlu eli, yüzüne etti temas,
O siyah yüz, bir anda oldu nurlu ve beyaz.

O köle, bu haliyle binerek devesine,
Resule veda edip, döndü kabilesine.

Ä°nsanlar, o köleyi görünce tâ uzaktan,
Onu tanımadılar o nur ve beyazlıktan.

Dediler: (Gelen deve, bizim devedir, fakat,
Bizim köle deÄŸildir üzerinde gelen zat.)

Köle gelip, vak'ayı onlara anlatınca,
Hep Müslüman oldular o kabile topluca.

Yine Hayber fethinde, ganimetlerden o gün,
Bir merkep düÅŸmüÅŸ idi hissesine Resulün.

Bu soylu ve cins hayvan, Peygamberi görünce,
Sevinip, raks etmeye baÅŸladı hemen önce.

Sonra da dile gelip, dedi: (Ya Resulallah!
Çok ÅŸükür, beni sana hizmetçi yaptı Allah.

Şimdi benim şudur ki yegane, tek muradım:
Hep senin yanında ve hizmetinde olayım.

Zira bir yahudinin hizmetindeydim önce,
Uygunsuz konuÅŸurdu, ismini iÅŸitince.

Ben dahi, bu sebepten onu hiç sevmiyordum.
Ve onu, bile bile yere düÅŸürüyordum.

Nihayet firar edip, kurtuldum o kiÅŸiden.
Ve senin hizmetinle ÅŸereflendim ÅŸimdi ben.)

O Server, kendisine buyurdu ki ba-husus:
(Sana bir eş alayım, olsun yine yavrunuz.)

Dedi: (Ya Resulallah, hiç yavru olmaz bizden.
Zira iÅŸitmiÅŸiz ki biz dedelerimizden,

YetmiÅŸ yavrusu olur toplam bu sülalenin.
Ve bineÄŸi olurlar, hepsi bir Peygamberin.

YetmiÅŸinci, son yavru, en ÅŸerefli yavrudur.
Zira son Peygambere, o yavru binek olur.

Son yavru iÅŸte benim, sen de son Peygambersin.
EÄŸer izin verirsen, bineÄŸinim ben senin.)