Ahmet ibni Hanbel ki, çok büyük bir alimdir.
Hanbeli mezhebinin, imamı, reisidir.
İslam âlimlerinden olan bu mübarek zat,
Genç bir talebesine, ÅŸöyle etti nasihat:
(OÄŸlum, gerçi gençliÄŸin varsa da ÅŸimdi elde,
Ve lakin ekseriya ani gelir ecel de.
Bugün fırsat eldedir, bitmemiÅŸtir bu ömür.
Sakın gafil olma ki, bir anda insan ölür.
En büyük sermayesi, ömrüdür bir insanın.
Hayal olan şeylerin ardında koşma sakın.
Kıymetli ÅŸeye harca bu büyük sermayeyi.
Ve çok iyi tesbit et hedef, yani gayeyi.
Biz, yalnız tek ÅŸey için gelmiÅŸiz bu dünyaya.
O da, kulluk etmektir Allahü teâlâya.
Faidesiz ÅŸeylerden çok sakın ki evladım,
Sana, mahÅŸer gününde, kimseden gelmez yardım.)
Yine bir sohbetinde buyurdu: (Hak teâlâ,
Resulünün yolunda bulundursun evvela.
Çünkü insan, ne kadar yaÅŸasa da, nihayet,
Muhakkak ahirete edecek bir gün avdet.
Enbiya suresinde ÅŸöyle buyurmaktadır:
(Her bir canlı, muhakkak ölümü tadacaktır.)
Hadiste buyuruldu: (Her kimin ömrü uzun,
İbadeti de çoksa, ona müjdeler olsun.)
Bir köprüye benzer ki ölüm açık, aÅŸikâr,
Ölümle kavuÅŸurlar maÅŸukuna aşıklar.
Bütün Hak aşıkları, ölümü düÅŸünerek,
Teselli bulmaktadır onu hayal ederek.
Ankebut suresinin beÅŸinci âyetinde,
Åžöyle buyuruluyor bu mevzu üzerinde:
(Ey Rabbine kavuÅŸmak isteyenler, bilin ki,
Ona kavuÅŸma vakti gelecek elbette ki.)
İbni Hanbel, alırken en son nefeslerini,
(Olmaz! olmaz!) diyerek, kovdu sanki birini.
OÄŸlu görüp dedi ki: (Ne oldu baba size?
Kime olmaz dediniz, bu, merak verdi bize.)
Buyurdu ki: Evladım, tehlike var şu zaman.
Çok kritik bir anı yaşıyor ÅŸimdi baban.
Åžeytan geçmiÅŸ karşıma, bana der ki: (Ey Ahmet!
Gel sen de hıristiyan dini üzre vefat et.)
Ben, (Olmaz! olmaz!) dedim, o kaçıp etti firar.
Son nefeste, ÅŸeytandan çok büyük tehlike var.
En büyük hilesini, o yapar böyle iÅŸte.
Aldananlar, mâzallah kalır sonsuz ateÅŸte.)
Åžehadeti söyleyip, vefat etti nihayet.
BaÄŸdat halkı iÅŸitip, üzüldü buna gayet.
Cenâze namazını kılmak için o zaman,
Geldiler güruh güruh, onbinlerce Müslüman.
Yüzbinden fazla idi namazını kılanlar.
KuÅŸlar, tabut üstünden geldiler kabre kadar.
Gayr-i müslimlerden de gördü bunu çok insan.
Duygulanıp, birçoÄŸu o gün oldu Müslüman.
|