NadiroÄŸullarını, Allah’ın Sevgilisi,
Medine'den kovunca, çıkıp gitti cümlesi.
Fitne fesat kaynağı olan bu yahudiler,
Kimi Åžam'a, kimi de Hayber'e yerleÅŸtiler.
Lakin o hainlerin, Resulullaha olan,
Kin ve düÅŸmanlıkları çoÄŸaldı hiç durmadan.
Başları olan Huyey, on-onbeş kimse ile,
Mekke'ye gitti hemen, intikam gayesiyle.
Gidip, Ebu Süfyan'la konuÅŸtular bu iÅŸi.
Resulü kastederek dediler ki: (Bu kiÅŸi,
Hem sizin, hem de bizim düÅŸmanımızdır ÅŸu an.
Öyleyse vücudunu kaldıralım ortadan.
Bizler, sonuna kadar sizin yanınızdayız.
Ve asla yanınızdan bir adım ayrılmayız.)
Ebu Süfyan dedi ki: (Hemfikiriz ve lakin,
Biz nasıl güveniriz sizlere bu iÅŸ için?
Bizim putlarımıza taparsanız eğer ki,
Doğru dediğinizi anlarız biz de belki.)
O böyle söyleyince, yahudiler bu kere,
Putlara secde edip, kapandılar yerlere.
Kitaplı kâfir iken onların herbirisi,
Dinlerini terk edip, kitapsız oldu hepsi.
Mekkeli müÅŸriklerle, o hain yahudiler,
İslam’ı yıkmak için, o gün yemin ettiler.
Ve harp hazırlığına başladılar hemence.
KomÅŸu kabilelere adamlar gitti önce.
Onlara, çok para ve dünyalık vaad ederek,
Harbe teÅŸvik ettiler nutuklar söyleyerek.
Ve Mekke civarında, hemen dörtbin kiÅŸilik,
Bir kuvvet çıkıverdi ortaya hemencecik.
İltihak da olunca birçok kabilelerden,
MüÅŸriklerin sayısı onbine çıktı hemen.
Resulullah, toplayıp Sahabe-i güzini,
Haber verdi küffârın savaÅŸa geldiÄŸini.
Ve onlara sorarak, buyurdu: (Ey Eshabım!
Ne dersiniz, bu harbi biz nerede yapalım?)
Eshabın ekserisi dediler ki cevaben:
(Burada cenk edelim, çıkmayalım bu yerden.)
Selman-ı Farisi de söz alarak o anda,
Dedi: (Ya Resulallah, bizim Acemistanda,
Bir baskın ihtimali olunca düÅŸmanların,
Büyük hendek kazarlar etrafına oranın.)
Resulullah ve Eshab bu fikri beÄŸendiler.
Bu tarzda çarpışmaya derhal karar verdiler.
Resulün emri ile Sahabenin her biri,
Kazmaya başladılar acilen hendekleri.
Ve hatta bu iÅŸ için, civar kabilelerden,
Kazma kürek ve külünk aldılar gidip hemen.
|