Alaaddin-i Attar, büyük âlim, evliya.
Onun gelmesi ile, aydınlandı bu dünya.
Babası, Buhara'da hayli zengin bir zattı.
ÖldüÄŸünde, geriye pek fazla mal bıraktı.
Ve lakin Alaaddin, hiç almadı para, mal.
Bahaddin Buhari'ye talebe oldu derhal.
Dünyaya meylederim diye o, çok korkarak,
Almamıştı evine, ne bir yorgan, ne yatak.
O, bütün dikkatini, vermiÅŸti derslerine.
Tek gayesi, uymaktı üstadının emrine.
Hocası Behaeddin Buhari hazretleri,
Görüp Alaaddin’in kalbindeki cevheri,
Bir gün eve gelince, dedi ki hanımına:
(Kızımız, büluÄŸuna erince, söyle bana.)
Zaman sonra, hanımı verince bu haberi,
Geldi Alaaddin’in yanına kendileri.
Gördü ki, ders çalışır üstünde bir hasırın.
Hemen kalktı ayaÄŸa, onu görüp ansızın.
Bir kırık testi vardı, odanın bir yerinde.
Abdestte kullanırdı, namaz vakitlerinde.
Bir de tuğla vardı ki, kenarda duruyordu.
Gece, yastık yerine, bunu kullanıyordu.
Buyurdu: (Alaaddin, ÅŸu ki benim dileÄŸim,
İstersen, kızım ile seni evlendireyim.)
Arz etti ki: (Efendim, büyük lütuf bu bana.
Lakin maddi bakımdan, imkanım yoktur buna.
Bir hasırım, bir tuğlam, bir de testim var kırık.
Bu üçünden baÅŸkaca, yok bir ÅŸeyim dünyalık.)
Buyurdu ki: (Evladım, biliyorum hepsini.
Bunun için, kızıma layık gördüm ben seni.
Evlenebilmek için, dünyalık ÅŸart deÄŸildir.
Rızkınıza gelince, Allah ona kefildir.)
Böylece hocasına (Peki) dedi o hemen.
Ve oldu düÄŸünleri, fazla zaman geçmeden.
Behaeddin Buhari, cümle talebesiyle,
Çalıştı onlar için, ev yapmak gayesiyle.
Her gün öÄŸleye kadar, gayret gösterirlerdi.
ÖÄŸle vakti, sıcaktan gölgeye gelirlerdi.
(Cehennemin yanında, bu sıcak hiçtir) diye,
DüÅŸünüp, Alaaddin gitmezdi hiç gölgeye.
Allahü teâlâyı, hiçbir an unutmazdı.
Kalbinde, Ondan gayri bir şey bulundurmazdı.
Bu zat buyuruyor ki: (Biraz ilim öÄŸrenmek,
Nafile ibadetten, üstün ve sevaptır pek.
Tam tâbi olmak için Resulullaha, önce,
İslam’ın ahkamını öÄŸrenmeli iyice.
Sonra, bildiklerini yapmaya sıra gelir.
Yani farzları yapıp, haramdan el çekilir.)
|