Fikirli Sinan Efendi "rahmetullahi aleyh", halis Allah dostuydu.
Kendi fakir ise de zengindi gönlü.
Rabbinden isterdi her ihtiyacını.
Kullardan bir ÅŸey istemezdi.
Bir gün, bazı sevdiklerine;
- Bazı insanlar ne ahmaktır, buyurdu.
Sordular:
- Neden böyle dersiniz efendim?
Buyurdu ki:
- Allah varken kuldan isteyen, ahmak deÄŸil de nedir?
Elini sürmedi keseye
Bir gün de sevdikleriyle sohbet ediyordu ki, maÄŸrur bir zengin girdi içeri.
Bilmiyordu bu zatın büyüklüÄŸünü.
Alelade bir derviÅŸ gözüyle bakıyordu ona.
Altın dolu bir keseyi uzattı kibirle:
- Al ÅŸunu!
Mübarek zat tuhaf tuhaf baktı bu kendini bilmeze:
- Nedir bu?
- Altın. Bir ihtiyacına kullanırsın.
Ama tavrı küstahcaydı.
Büyük zat, elini sürmedi keseye.
Ve sert olarak;
- Kaldır ÅŸu çakıl taÅŸlarını önümden! buyurdu.
MaÄŸrur zengin diklendi:
- Ne taşı, altın bunlar, altın!
Cevap vermeyip, sohbetine devam etti mübarek zat.
Adam uzanıp aldı keseyi.
İçine bakınca dona kaldı.
Zira kese, “Çakıl taÅŸları”yla doluydu gerçekten.
Gözlerine inanamadı.
Tekrar baktı.
Evet, “Çakıl taşı” vardı kesede.
Zenginde kibir falan kalmamıştı.
Eğilip sarıldı ellerine.
- Hata ettim, affedin, dedi.
Ve bir daha ayrılmadı yanından.
En zor iÅŸ nedir?
Bir genç de bu büyük zata gelip;
- Efendim, en zor iÅŸ nedir? diye sordu bir gün.
Büyük zat cevaben;
- İnsanlara din öÄŸretmek, buyurdu. Çünkü niyetinde az bir dünyalık olsa, sözleri zehir olur.
Delikanlı sordu yine:
- Peki en hayırlı iş nedir efendim?
Cevap aynıydı:
- İnsanlara din öÄŸretmektir. Çünkü bu iÅŸ, Peygamberlerin vazifesidir.
Sordu yine:
- Peki efendim, insanlara gelen sıkıntıların asıl sebebi nedir?
- Günah iÅŸlemektir.
- İyi Müslüman nasıl olur hocam?
- İyi Müslüman, kimseye yük olmaz. Bilakis herkesin yükünü çeker.
|