Ana Sayfa >  1001 Güzel Menkîbe > Laf ile Müslümanlık olmaz > Güzel, zengin ve bekârdı
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Güzel, zengin ve bekârdı

Hifa Hatun “radıyallahü anha”, Medineli kadın sahabilerden.

Güzel, zengin ve bekârdı.
Evlenmeyi düÅŸünmüyordu.

Bir gün, Resulullah efendimiz aleyhisselama gelerek;
- Ya Resulallah, bana bir iş emret ki, onu yaparak Cenneti kazanayım, dedi.

Efendimiz aleyhisselam cevaben;
- Önce evlenmelisin, buyurdular.

Hayretle sordu:
- Evleneyim mi ya Resulallah?
- Evet. Böylece dininin yarısını korumuÅŸ olursun.

Hiç tereddüt etmeden;
- Peki ya Resulallah! dedi.

Ve arzetti peÅŸinden:
- Ama benim dengim kim olabilir ki ya Resulallah? Ben, padiÅŸah NecaÅŸi’yi reddettim. Nice zengin beyleri geri çevirdim. Ama madem emriniz böyledir, baÅŸ üstüne!

Ve ekledi:
- Siz kimi uygun görürseniz, razıyım.

İyi de, damat kim olacaktı?
Böylesine güzel, zengin ve saliha bir hanımla evlenmeyi kim istemezdi?

Efendimiz aleyhisselam, kimsenin alınmaması için bir yol buldular.

Hifa hatuna dönerek;
- Yarın sabah, mescide kim önce gelirse, onunla evlen! buyurdular.

O yine;
- Peki ya Resulallah! dedi.

Bu haber, anında yayıldı gençler arasında.
Ve sabah oldu.

Resulullah efendimiz aleyhisselam, mescide ilk gelenin kim olacağını merakla beklerken, Süheyb adında bir delikanlı girdi içeri.

İyi de, kimdi bu genç?
Hiç kimsesi bulunmayan, dünyalığı ve cemal güzelliÄŸi olmayan, rengi siyaha yakın esmer, boyu normalden uzun, bünyesi zayıf bir garipti.

Resulullah efendimiz onu iÅŸaret ettiler Hifa hatuna:
- İşte senin dengin!

Cevap aynıydı:
- Peki ya Resulallah!

Teslimiyet denen ÅŸey, bu olsa gerek.

Resulullah efendimiz aleyhisselam, nikahlarını kıyıp Süheyb’e döndüler:
- Kalk ya Süheyb! Zevcenin elinden tut da evine götür!

Garip büktü boynunu:
- Benim evim yok ki.

Durumu Hifa hatuna bildirdiler.

Hemen Efendimiz aleyhisselamın huzuruna geldi ve;
- Ya Resulallah, filan yerdeki konağımı ona hibe ettim, dedi. Åžu bir kese altını da ona verin lütfen. Beni evimize götürsün.

Yeni evli çift, Resulullah efendimize veda edip ayrıldılar.
Konakta, Hifa hatun bir teklifte bulundu beyine:

- Ya Süheyb!
- Buyur hanım.

- Takdir edersin ki, ben sana nimetim, sen bana mihnet.
- Evet, öyle.

- Sen, ÅŸükretmelisin, ben de sabır.
- Çok doÄŸru.

- Öyleyse bu geceyi ibadetle geçirelim, ne dersin?
- Çok iyi olur.

- Sana, ÅŸükredenlerin, bana da sabredenlerin sevabı verilir.
- İnşallah.

Ve öyle yaptılar.

Sabah oldu.
Süheyb, sabah namazı için mescide gitti.

Ama ondan evvel, Cebrail aleyhisselam gelmiş, onların halini Resulullah efendimize bildirmişti.

Efendimiz aleyhisselam sordular Süheybe:
- Bu geceyi nasıl geçirdiniz?

Başını öne eÄŸdi:
- Allah ve Resulü daha iyi bilir.

Resulullah efendimiz, o geceki hallerini bir bir anlatıp müjdeyi verdiler:
- İkiniz de Cennetliksiniz!

Süheyb “radıyallahü teâlâ anh” öyle çok sevindi ki, Resulullah efendimizin önünde ÅŸükür secdesine kapandı hemen.

Ve secdede;
- Ya Rabbi, tekrar günaha bulaÅŸmadan al ruhumu! diye yalvardı.

Ve kalkamadı secdeden.
Ruhunu teslim etmiÅŸti.

Bunu gören sahabiler gözyaÅŸlarını tutamadılar.
Efendimiz aleyhisselam eshaba döndüler:

- Size, daha çok ÅŸaşıracağınız bir haber vereyim mi?
- Buyurun ya Resulallah.

- Cebrailden öÄŸrendim. Hifa da, ÅŸu anda evinde ruhunu teslim etti.

Hayretlerinden, yüksek sesle tekbir aldılar:
- Allahü ekber!

Cenaze hizmetleri eda edildi.
İkisi yan yana defnedildi.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
4.11.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanlarýn istifadesi için hazýrlanmýþtýr. Orjinaline sadýk kalmak þartýyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediði gibi alýp istifade edebilir.

Hosted by Ýhlas Net
Ziyaretçi Sayýsý