Kâfirlerin içinde iri yarı, çok kuvvetli bir cengaver vardı.
Amr bin Abdud.
Tam bir insan azmanı.
Karşısına çıkacak kimse yoktu o devirde.
Bir savaÅŸta o varsa, mutlak galip gelirdi o taraf.
İşte bu Amr, küffârla birlikte Hendek harbine gelmiÅŸ, dövüÅŸmek için er istemiÅŸti Müslümanlardan.
Peygamber efendimiz aleyhisselam, hazret-i Ali’yi “radıyallahü teâlâ anh” çağırıp;
- Ya Ali, çık ÅŸu Amr’ın karşısına! buyurdular. Allah yardımcın olsun.
Hazret-i Ali;
- BaÅŸ üstüne! dedi.
Ve ilerleyip yiÄŸitçe dikildi kâfirin karşısına.
Ve sordu:
- Ya Amr! Senin, KureyÅŸe verdiÄŸin bir sözün varmış, öyle mi?
Amr homurdandı:
- Ne sözüymüÅŸ o?
- Kureyşten her kim benden iki şey isterse, muhakkak birini yaparım demişsin, doğru mu?
- Evet, öyle bir söz vermiÅŸtim vaktiyle.
- Bilirsin, ben de KureyÅŸtenim. Benim de senden iki isteÄŸim var ÅŸimdi.
- Söyle bakalım, neymiÅŸ onlar?
- Birincisi, iman et de kurtar ÅŸu vücudunu “sonsuz Cehennem”den!
Amr yüzünü buruÅŸturdu.
- Geç bunu ya Ali, öbür isteÄŸini söyle!
- Öyleyse sen bu cengi bırak ve Mekke’ye dön!
Amr dişlerinin arasından fısıldadı:
- Giderim, ama bir ÅŸartla.
- Nedir şartın?
- Ebu Bekir’in, Ömer’in ve Osman’ın baÅŸlarını kesip de öyle geri dönerim.
Ben izin verir miyim?
Åžah-ı merdan gök gürler gibi gürledi:
- Ey ahmak! Ben izin verir miyim ki kılına dokunasın onların?
Bu söz fena kızdırdı Amr’ı.
- Ya Ali! Lafına dikkat et. Genç olmasaydın ÅŸu anda öldürürdüm seni.
Allah’ın Aslanı kükredi:
- Ama ben, seni öldüreceÄŸim. Resulullah efendimizin duası var bende.
Amr’ın, kan sıçradı beynine.
Zira beklemiyordu bunu ondan.
Attan inip şiddetle savurdu kılıcını.
Hazret-i Ali, kalkanıyla kurtuldu bu korkunç darbeden.
Ama parçalandı çelik kalkanı.
Hamle sırası ona gelmişti.
Bir anda kaldırdı Zülfikârı.
Havada hızla döndürüp ÅŸiddetle çaldı Amr’ın boynuna.
Sanki ÅŸimÅŸek çakmıştı.
Kâfirin miÄŸferli başı bir yana uçarken, oluk gibi kan fışkırıyordu devrilen iri vücudundan.
“Tekbir” sesleri sardı dört bir yanı.
Selameti kaçmakta buldu kâfirler.
|