Mevlana Taceddin İbrahim "rahmetullahi aleyh", Allah dostlarından bir büyük Velidir.
İznik toprağını nurlandırıyor mübarek kabri.
Bir gün, dergahına bir delikanlı girip diz çöktü önünde.
Ve arzetti:
- Nasihat almaya geldim efendim.
Büyük Veli sevgiyle baktı gence:
- Evladım, azalarını günah iÅŸlemekten koru. Ne için yaratılmışlarsa o yolda kullan sadece.
Delikanlı;
- İnşallah efendim, dedi. Dua edin, başarayım.
Mübarek zat devam etti:
- Kalbini de dünyaya baÄŸlama sakın!
Genç sordu:
- Dünyadan maksat nedir efendim?
- Dünya, haram ve günahlardır oÄŸlum. Allahü teâlânın beÄŸenmediÄŸi ÅŸeyler yani.
Nefs nedir?
Genç sordu yine:
- Peki efendim nefs nedir?
- O, senin en büyük düÅŸmanındır. Gıdasını verirsen, seni yakmak ister Cehennemde.
Delikanlı merak etti:
- Onun gıdası nedir ki hocam?
- Haramlardır ve doymaz bir türlü. Ona taviz vermeye gelmez. Verdikçe daha ister.
- Peki ne tavsiye edersiniz efendim?
- İslamiyet’e göre yaÅŸa evladım. Sen İslam’a uydukça kırılır kolu kanadı, zayıflar, düÅŸer takattan.
- Ya İslam’a uyulmazsa hocam?
- O zaman kuvvetlenir iÅŸte. Günah iÅŸledikçe semirir. Neticede yenik düÅŸersin ona. Ama bedeli çok ağırdır bu maÄŸlubiyetin.
Namazını kılıyor musun?
Sonra sordu gence:
- Namazlarını kılıyor musun oğlum?
- Beş vakit kılamıyorum efendim.
Acı acı gülümseyip sordu gence:
- Sen hiç temelsiz bina gördün mü evladım?
- Hayır hocam, görmedim.
- Olmaz ki göresin. Bina temelsiz olmaz. İşte İslam binasının temeli de “Namaz”dır evladım. Namaz yoksa, İslamiyet de yoktur.
Sonra yakınlarını çağırıp vasiyetini bildirdi:
- Beni falan yere defnediniz!
Gücünüz yeterse
Çocukları “Peki” dedilerse de, kabir yeri için baÅŸka yer düÅŸünüyorlardı.
Sordular:
- Babacığım, biz falan caminin avlusunu düÅŸünüyorduk. Ne dersiniz?
Cevap iki kelimeydi:
- Gücünüz yeterse!
Biraz sonra ağırlaştı ve vefat etti.
Son sözü, “Namaz” olmuÅŸtu.
Cenaze hizmetini görüp tabuta koydular.
DüÅŸündükleri caminin avlusuna götürmeyi denediler önce.
Ama ne mümkün.
Tabut havada bir ağırlaÅŸtı ki, bir milim götüremediler.
Kendi istediÄŸi yere doÄŸru çevirdiler.
KuÅŸ gibi hafifledi.
Mecburen o yere defnettiler.
|