Ahmet Sarban hazretleri "rahmetullahi aleyh", Hayrabolu’da doÄŸdu.
Orada yaşadı.
Türbesi de oradadır.
Yumuşak huylu, ancak heybetli bir zattı.
O devirde bir vali, fakir halktan fahiş vergi alır, zulmederdi haksız yere.
Garipler çaresizdi.
İşte o günlerde bu zat geldi o beldeye.
Halk onu görünce hemen etrafını sarıp;
- Tam zamanında geldiniz efendim, dediler.
- Hayrola, ne oldu?
Köylüler, valinin yaptığı zulümleri anlatıp,
- Ne yapmamızı tavsiye edersiniz, diye sordular.
Valinin yaptıklarını dinleyince celallendi mübarek zat.
Çatıldı kaÅŸları ve;
- İçinizde cesur biri var mı? diye sordu.
Köylülerden genç biri çıktı ileri:
- Emredin hocam. Ne gerekirse yaparım.
- Pekala, sen ÅŸimdi o valiye git ve; “Bu yaptığın zulümden vazgeç! Yoksa sen bilirsin!” de kendisine.
Delikanlı;
- Peki efendim, dedi.
Ve gidip, dikildi valinin karşısına:
- Ey vali! Bu yaptığın zulümden vazgeç! Yoksa sen bilirsin!
Vali titremeye başladı:
- Olur kardeşim, hay hay. Bundan sonra kimseden vergi almayacağım. Aldıklarımı da iade edeceğim.
Genç köylü çıktı.
Ama vali ÅŸaÅŸkınlık içindeydi.
“Allah Allah!” diyordu kendi kendine. “Kimdi bu adam? Ben nasıl Peki dedim ona?”
Kalktı, düÅŸtü genç köylünün ardına.
Çünkü onu, bir “Allah adamı”nın gönderdiÄŸini tahmin etmiÅŸti.
Gidip buldu bu büyük zatı.
Elini öpüp, talebesi oldu aynı gün.
Sevgiyle onlara baktı
Bir gün de bir grup genç, ziyaretine gittiler bu zatın.
Mübarek, iltifatlarla karşılayıp içeri aldı onları.
Yer gösterdi herbirine.
Karşılıklı oturdular.
Fakat büyük Veli konuÅŸmuyor, güler yüz ve sevgiyle o gençlere bakıyordu öylece.
Halbuki onlar sohbet etmesini istiyorlardı.
Bu düÅŸüncelerini anlayıp;
- Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir, buyurdu. Siz bana bakın, ben de size. Dostlarla beraber olmak bir bayramdır. Müslümanların yüzüne bakmak ayrı bir bayram. Çünkü Cenâb-ı Hak, bir mümin bir müminin yüzüne muhabbetle bakarsa, onu affeder.
|