Beyzade Efendi "rahmetullahi aleyh", Anadolu Evliyasındandır.
1904 de Harput’ta vefat etti.
Bir gün, mahalleden bir genci görüp yanına çağırdı ve;
- Evladım, sen iyi bir gençsin. Ama arkadaÅŸların bozuk. Onlardan ayrıl! buyurdu. Yoksa kötülükleri sana da bulaşır.
Delikanlı;
- BulaÅŸmaması için dikkat ediyorum efendim, dedi.
Mübarek zat, ÅŸefkatle baktı gence:
- Sen cüzzam hastalığını bilir misin evladım?
- Evet efendim, çok bulaşıcı bir hastalıktır.
- İşte cüzzamlı bir hasta ile bir kimse aynı evde, yedi sene kalsalar. Aynı kaptan yeseler, aynı bardaktan içseler, aynı yatakta yatsalar, yine de cüzzam hastalığının bu saÄŸlam adama geçmeme ihtimali vardır.
Ve ekledi:
- Ama bir evin bir odasında bir “kötü insan” olsa, onun kötülüÄŸünün diÄŸer odalardaki insanlara bulaÅŸmama ihtimali yoktur. Hatta birbirlerini görmeseler ve konuÅŸmasalar bile.
Genç sordu:
- Neden böyledir efendim?
- Çünkü kötülükler kolay ve çabuk yayılır evladım. Bir sepet üzümden bir teki çürük olsa, bu bir çürük, diÄŸer saÄŸlamları da çürütür. Ama bütün saÄŸlam üzümler, o bir tek çürüÄŸü kurtaramazlar.
Mümin, verince sevinir
Bir gün de sohbetinde;
- Müslüman, almayı deÄŸil, vermeyi düÅŸünür, buyurdu. Onu kârlı bilir. Alınca deÄŸil, verince sevinir.
Ve ekledi:
- Böyle olan kimse, eceli geldiÄŸinde ruhunu da kolay verir. Ruhu, tereyağından kıl çeker gibi çıkar da haberi bile olmaz.
Sordular:
- Ya vermeye alışmayanlar efendim?
- Onların iÅŸi çok zor. Vermeye alışmadıkları için ruhlarını da zor verirler. Åžöyle ki, yaÅŸ keçeden diken söker gibi zor çıkar ruhları.
Delikanlı çok iyi anlamıştı meseleyi.
- Söz efendim, dedi. Ayrılacağım o “kötü arkadaÅŸlar”dan.
|