Derviş Ali hazretleri "rahmetullahi aleyh", Manisa’da yetişen Velilerdendir.
Bir gün “Nefs”ten bahsederken, cemaatine:
- Nefsin gıdası nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
- Bilmiyoruz efendim, nedir? dediler.
Buyurdu ki:
- Nefsin gıdası, haram ve günahlardır. Ama nefs doymaz. Gıdasını aldıkça daha azar. Azdıkça daha ister.
Ve sordu onlara:
- Nefsini azdıran kimse, sizce rahat eder mi?
- Etmez tabii hocam.
- Öyleyse kesin gıdasını. Günah işlemeyin! buyurdu.
Bir gün de şöyle sordu:
- Şeytan, insanı hangi hallerde kolay aldatır, biliyor musunuz?
- Bilmiyoruz efendim? dediler.
- İki yerde aldatır ve küfre sokabilir, buyurdu. Bunlardan biri “Öfke”, diğeri “Şehvet”tir. Çünkü bu iki halde akıl örtülür. İnsan doğru karar veremez.
İslamiyet ilaç gibidir
Bir gün de bazı gençlere;
- Allahü teâlânın emirleri, ilaç gibidir, buyurdu. Kim kullanırsa fayda görür. Mesela başı ağrıyan, ilaç kullanırsa, Allah’ın izniyle şifa bulur, öyle değil mi?
- Evet efendim, dediler.
- Bu kimse ister Müslüman olsun, ister kâfir, fark eder mi?
- Etmez efendim.
Buyurdu ki:
- İşte İslamiyet’in emir ve yasakları da böyledir. Kim uyarsa, rahat eder.
Sonra misal verdi:
- Mesela “içki, kumar...” gibi yasak edilen şeyleri yapan, zararını görür, terk edense rahat eder. Fakat bu kişi kâfir ise, yalnız dünyada rahat eder. Ama Müslüman ise, hem dünyada rahat eder, hem de ahirette.
Ve izah etti:
- Çünkü ahirette saadete kavuşmak, Müslüman olmaya, dünyadan imanla ayrılmaya bağlıdır. Müslüman olmayan Cennete giremez. Bu, bizim isteğimiz değildir. Her şeyin sahibi olan yüce Rabbimizin takdiridir. Cennete girebilmemiz için Müslüman olma şartını koymuştur. Kimde bu şart varsa, Cennet ona afiyet olsun.
|