Ana Sayfa >  1001 Güzel Menkîbe > Emaneti neden bize ulaştırmadınız > Sıkıntıyı dert etme!
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Sıkıntıyı dert etme!

Cafer-i Huldi "rahmetullahi aleyh", Bağdat’ta yetişen Velilerdendir.
Talebesinden biri geldi bir gün bu zata.
Ancak neşesizdi.

Mübarek zat anlayıp sordu hemen:
- Neşesizsin bugün.
- Evet hocam.

- Hayrola, neyin var?
- Dünya sıkıntısı efendim. Biri bitip öteki başlıyor.

Sevgiyle baktı gence:
- Evladım dert etme onları. Allahü teâlâ bize öyle bir nimet verdi ki, dünyanın bütün sıkıntıları bize gelse, yine de hiç kalır bu nimet yanında.

Ve daha açıkladı:
- Hani insanın alnına bir sinek konar ya, elini kaldırsan uçup gider.
- Evet efendim,

- İşte bütün dünyanın sıkıntıları, o sinek gibidir aynen. Kavuştuğumuz “İman nimeti” yanında bu böyledir.

Vermeye alışın!

Bir gün de birkaç sevdiğiyle sohbet ediyordu.

Onlara buyurdu ki:
- Vermeye alıştırın kendinizi, almaya değil.

Biri sordu:
- Verecek bir şeyimiz yoksa hocam?

- O zaman tebessüm edin hiç olmazsa. Bu yolla ferahlatın din kardeşinizi. Bu da bir sadakadır.

Allah beni seviyor mu?

Bir gün de, bir genç bu zata gelip;
- Efendim, çok merak ediyorum. Allahü teâlâ beni seviyor mu acaba? diye sordu.

Mübarek zat sordu ona:
- Peki, sen Allahü teâlâyı seviyor musun?

- Vallahi çok seviyorum hocam.
- Öyleyse O da seni seviyordur. Çünkü Allahü teâlâ seni sevmese, sen Onu sevemezsin.

Genç adam sevinmişti.
- Öyle mi efendim?

- Tabii evladım. Sevgi yukardan gelir çünkü. Baba evladını sevmezse, evlat onu sevemez. Koca, hanımını sevmezse, hanım onu sevemez. Âlim, talebesini sevmezse, talebe onu sevemez. Bu, hep böyledir.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
25.04.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı