DemirtaÅŸ Muhammedi "rahmetullahi aleyh", Mısır’da yetiÅŸen büyük Velilerdendir.
Bir gün, birkaç sevdiÄŸiyle yolda giderken birisi hakaret etti bu zata.
O, hiç cevap vermeyip devam etti yoluna.
Adam bunu görünce, daha ileri gidip, daha çirkin ÅŸeyler söyledi.
Yine cevap vermeyince, yanındakilerin sabrı taştı.
- Efendim, o size hakaret ediyor, siz susuyorsunuz, dediler.
Mübarek zat onlara sevgiyle bakıp;
- Ne yapsaydım? buyurdu.
- Cevap verin efendim. Siz de ona bir ÅŸeyler söyleyin.
- Ne söyleyeyim mesela?
- Onu kötüleyin. Çirkin ÅŸeyler söyleyin.
Buyurdu ki:
- Ben çirkin söz bilmem ki. Her kaptan, içinde olan dışına sızar.
İslam’a hizmet
Bir gün de huzuruna bir genç geldi ve;
- Efendim, ben dinime hizmet etmek istiyorum, diye arzetti.
Cevaben;
- Çok iyi evladım, mübarek olsun, buyurdu. İnsan neyi isterse, cenâb-ı Hak onu ona nasip eder.
Genç sevindi:
- Nasip eder deÄŸil mi efendim?
- İnÅŸallah. Yeter ki sen iste evladım. Ama niyetin halis olsun. Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Müminin niyeti, amelinden hayırlıdır” buyuruyor.
Ve ekledi:
- Bir hadis-i ÅŸerifte de; “Allahü teâlâ, sizin yaptığınız iÅŸlere deÄŸil, kalbinize ve niyetinize bakar” buyuruyor.
Åžöyle devam etti:
- Bazen kalbden iyi bir niyet geçer. Ama icra edilmez. İşte Allahü teâlâ yalnız kalbden geçen bir “iyi niyet” için çok sevap verir. Öyle ki, o iÅŸ icra edilseydi, belki bu kadar sevap kazanılmazdı.
Delikanlı sordu:
- Hikmeti ne hocam?
- Çünkü bu iÅŸ yapılırken gurur kibir olabilirdi. Ama niyette kibir olmaz. Onun için din büyükleri her namazdan sonra; “Ya Rabbi, bize halis niyet etmemizi nasip eyle!” diye dua ederlerdi.
|